BELİRSİZLİKLERİN MİRASÇISI 2025

20 OCAK İTİBARIYLA RESMEN BAŞLAYACAK İKİNCİ TRUMP DÖNEMİ 2025’E DAMGASINI VURACAK. TRUMP’IN YENİ BAŞKANLIK DÖNEMİ AYNI ZAMANDA BELİRSİZLİKLERİN MİRASÇISI OLAN BİR SÜREÇTE BAŞLAYACAK. BU NOKTADA JEOPOLİTİK AÇIDAN ÜÇ SICAK NOKTA; UKRAYNA, ORTADOĞU VE ÇİN İLE HEGEMONYA MÜCADELESİNİN ALACAĞI ŞEKİL HEM TRUMP HEM DE DÜNYA İÇİN BİR TEST OLACAK.

SERNUR YASSIKAYA

2024 yılı, dünyanın pek çok ülkesinde yapılacak seçimler, devam eden sıcak çatışmalar ve jeopolitik gerilimler nedeniyle belirsizlik kelimesiyle ifade edilmişti. 2025 yılının da bu belirsizliklerin mirasçısı olacağını söylemek işten bile değil. Bu belirsizliklerin en önemli nedenlerinin başında ise küresel liderlik eksikliği geliyor. Her ne kadar ABD, hâlâ dünyanın en büyük siyasi, ekonomik ve askeri gücü olsa da, içiçe geçen pek çok küresel meselesi tek başına çözme kapasitesini yitirmiş durumda. Bununla birlikte 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası hukuk sistemi ve kurumlarının da mevcut sorunlara cevap vermede yetersiz kaldığı ve reformdan geçirilme ihtiyacı duyduğu hiç şüpheye yer bırakmaksızın kabul ediliyor. Özellikle 7 Ekim 2023’ten bugüne başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında devam eden soykırım sistemin başarısızlığının simgesine dönüşmüş durumda. Bu çerçevede 5 Kasım 2024 tarihinde düzenlenen ABD Başkanlık Seçimleri’nde Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın ezici bir farkla ülkenin 47. Başkanı seçilmesi, ilk başkanlık dönemi göz önünde bulundurulduğunda belirsizlik algısını daha da artırmakta.

İZLENMESİ GEREKEN ÜÇ HAT

Trump’ın 20 Ocak günü resmen yemin ederek göreve başlamasıyla birlikte dış politika izleyeceği rotanın, 2025’te jeopolitik gelişmelerin genel seyrini temelinden etkileyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Burada üç kritik hat özellikle öne çıkıyor. Birinci hat, Ukrayna Savaşı’nda bir ateşkesin hayata geçirilip geçirilmemesiyle ilgili. İkinci hat, Ortadoğu’da Gazze’de soykırımın sona ermesi ve İsrail-İran geriliminin nasıl yönetileceğine bakıyor. Üçüncü hat ise küresel hegemonya mücadelesinde ABD-Çin arasındaki ilişkilerin nasıl seyredeceğine dair beklentiler. Trump’ın yönetim ekibine ilişkin seçimleri ve verdiği bazı mesajlar bazı çıkarımlar yapmamızı sağlayabilir.

MASA AMA ÖNCE KİM OTURACAK

2024 Ukrayna için oldukça zorlu geçti. Batılı ülkeler üçüncü yıla dayanan savaşta yorgunluk belirtileri gösterirken, işgalci Rus ordusu yılın ikinci yarısında Ukrayna’nın doğusunda bin kilometre karelik bir alanı ele geçirdi. Bu, savaşın başından beri Rus ordusu için en büyük başarı olarak da kayıtlara geçti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vlodomir Zelenski, Rusya’nın İran, Kuzey Kore ve Çin’den aldığı ekonomik ve askeri desteğe paralel bir yardımı özellikle Avrupa’dan göremedi. Yine Kiev yönetimi, savaş uzadıkça insan kaynağı konusunda da sıkıntı yaşıyor. Tecrübeli askerler cephe hattında büyük kayıp yaşarken, yeni askerlerle kayıpları telafi etmek her geçen gün zorlaşıyor. ABD’nin askeri alma yaşını 25’ten 18’e düşürme talebine bugüne kadar direnen Zelenski yönetimi, savaşın ağır yükünün siyasi maliyetini artırmasından da çekiniyor. Ama sonuçta savaşlar cephede askerlerle kazanılıyor. Kiev’den son gelen açıklamalar, Rusya’ya kaybedilen topraklar güç yoluyla alınmasının zor olduğunu kabullendiğini gösteriyor. Bu çerçevede 20 Ocak’ta Donald Trump’ın ABD Başkanlık koltuğuna oturacak olması Kiev için kötünün iyisi bir anlaşmayı elde etmesini sağlayabilir. Moskova’dan da gelen sinyaller de savaşın uzaması konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de tercih etmediği bir seçenek olduğunu gösteriyor. Her ne kadar cephede kazanan taraf gibi gözükseler de küresel nüfuz açısından maliyeti oldukça yüksek bir savaşla karşı karşıya. Rus deyimiyle “Özel askeri operasyon” Moskova’nın Çin’in küçük ortağı konumuna düşmesine ve diğer çıkar alanlarında önemli kayıplar yaşamasına sebep oldu. Bu noktada Trump’ın Ukrayna’da cepheyi dondurma ve belirli güvenlik garantileri altında Ukrayna’nın NATO üyeliğini en az 20 yıl askıya alma teklifine Moskova’nın şimdilik kaydıyla “evet” deme ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilir. Küresel jeopolitiği ve 2025’in şekillenmesi açısından Ukrayna’da masaya ilk kimin oturmaya ikna olacağı önemli.

İRAN’DA BÜYÜK STRES TESTİ

Ukrayna savaşının tetiklediği fay hatları 7 Ekim 2023’te Ortadoğu’da depreme neden olmuştu. İsrail’in 76 senedir Filistin topraklarında yürüttüğü işgal ve katliam politikasının zirveye taşındığı bu tarih İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası düzenin temelinden sarsılmasına neden oldu. İsrail saldırganlığı tüm Ortadoğu çağına yayılırken, 21. yüzyılın en büyük soykırımı Gazze’de yaşanıyor.

Yüzde yetmişini kadın ve çocukların oluşturduğu yüzbinlerce Filistinli yerinden yurdundan olurken, on binlercesi de ya öldürüldü ya da yaralandı. Gazze’yi insansızlaştırma politikasını sürdüren İsrail bir sonraki adımda İran’ı hedef almayı planlıyor. Bunun için de Trump’ın başkanlık koltuğuna oturması bekleniyor. 7 Ekim sonrası, İran ile İsrail tarihte ilk kez birbirilerinin topraklarını karşılıklı olarak vururken bir kırmızı çizgi daha Ortadoğu’da aşılmış oldu. Trump kabinesinde İran’a karşı şahin politikaları destekleyen birçok ismin bulunması ve işgalci İsrail’de hükümeti oluşturan fanatik Yahudi yapının ortak noktası Tahran’ın nükleer silah elde etmesini engellemek. Başkanlıktaki ilk döneminde nükleer anlaşmadan çıkan ve ağır yaptırım politikası uygulayan Trump’ın, ikinci döneminde Tahran’a dozajı yüksek bir politika uygulaması bekleniyor. Her ne kadar dünyada savaşları bitirme politikası uygulayacağını ilan etse de, Trump için seçim döneminde yoğun destek aldığı Yahudi lobisi ve Netanyahu yönetiminin İran’ın nükleer tesislerine saldırı talebine ne kadar engel olabileceği soru işareti taşıyor. 2025 içerisinde İsrail’in “Ahtapot’un başını vurmak” diye nitelenen planı hayata geçirmesi, Ortadoğu’yu ve beraberinde dünyayı hiç istenmeyen bir kanlı sürece ve krize sürükleyebilir. Tahran’ın hem iç hem de dış krizlerle karşı karşıya kaldığı bu süreçte, 2003 yılında Irak’ın ABD işgaliyle birlikte artan bölgesel nüfuzu ölümcül bir darbe alabilir. İran, kendisi için hiç istemeyeceği şartlarda ABD ile masaya oturmak zorunda kalabilir.

Devamı Z Raporu Dergisi Ocak 2025 sayısında…