Türkiye 2021 yılında, birkaç önemli husus dışında makroekonomik açıdan iyi bir yıl yaşadı. Eğer makroekonomik istikrara yoğunlaşılırsa 2022 yılı da iyi geçebilir. Ancak makroekonomi iyi yönetilemezse, 2022 yılında önemli riskler gerçekleşebilir.
İlk önce, “birkaç önemli husus dışında” 2021’in neden iyi bir yıl olduğu sorusuna bakalım. 2021 yılının makroekonomik açıdan en önemli başarısı ekonomik büyüme oldu. Yıl için büyüme beklentimiz, Ostim Teknik Üniversitesi hesaplarına göre yüzde 9,1. Yani neredeyse yüzde 10’a yaklaşan bir büyümeden bahsediyoruz. Bu büyüme performansı, dış talep bazlı oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi rakamlarına göre 12 aylık yıllıklandırılmış ihracat Kasım ayında 221 milyar dolara ulaştı. Bu, ülkemizi açısından tüm zamanların rekoru manasına geliyor. İhracattaki momentum aylık bazda devam ediyor. Kasım ayı ihracatı önceki yılın aynı ayına oranla yüzde 33’den fazla yükselerek 21,5 milyar dolar aştı. Maalesef, ithal bağımlısı ekonomik yapımız sebebiyle, ithalattaki artış da (ihracattaki artışın altında kalmakla birlikte), yüzde 26,7 oranında gerçekleşti. (26,8 milyar dolar)
Hızlı ekonomik büyümeye rağmen, Türk ekonomisi 2021 yılında cari açıkta da önemli bir iyileşme gerçekleştirdi. 2020 yılı cari açık rakamı 35,6 milyar dolara ulaşmışken, TCMB tarafından hazırlanan cari açık rakamları 2021 Ekim ayı itibariyle 15,4 milyar dolara kadar geriledi. Yıl sonu, 13-15 milyar dolar civarında bir açıkla kapatılacak gibi durmaktadır. Bu durum, normal şartlar altında, dövize olan talebi düşürücü etki yaptı.
2021 yılında yaşadığımız üçüncü olumlu gelişme ise bütçe tarafındaydı. Ocak-Ekim döneminde bütçe açığı 2020 yılında 145,5 milyar TL iken bu yıl 78,5 milyar TL’ye geriledi. Yani nominal olarak yarı yarıya düşerken reel bazda yüzde 60’a yakın gerileme yaşandı. 2021 bütçesinde yıl sonu bütçe açığı 245 milyar TL olarak yer almıştı. Yani neresinden baksanız bütçe açığı rakamlarında çok olumlu bir görüntü ile karşı karşıyayız.
Devamı Z Raporu Ocak 2022 sayısında…