Ukrayna’da Rus yönetiminin umarsızca devam ettirdiği savaş, dünya genelinde ideolojik, ekonomik, politik ve jeopolitik ayrışmaların artışını da beraberinde getiriyor.
Londra merkezli araştırma ve analiz şirketi Economist Intelligence Unit’e (EIU) göre, ağırlıklı olarak Asya ve Afrika’daki gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, dünya nüfusunun üçte ikisi Ukrayna savaşı konusunda tarafsız veya Rusya’nın pozisyonunu destekliyor. Bununla birlikte, Batı’nın Rusya’yı kınama ve yaptırımlar ve diğer cezai tedbirler uygulama konusundaki tutumunu destekleyen veya Batı’nın pozisyonuna sıcak bakan gruptaki ülkeler (örneğin Türkiye), toplam küresel GSYİH’nin yüzde 70’ini oluşturuyor. Bu, dünyada servet dağılımının adil olup olmadığı konusunda bir tartışmayı gündeme getirse de, dikkat edilmesi gereken nokta, bu rakamların savaşın sonucuna bağlı olarak değişebileceğidir. Aslında, bu durumda gerçekleşebilecek iki senaryo var: Ya Rusya Ukrayna’da kaybederek geri çekilecek ve/veya Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sonunda savaşta ısrar etmenin maliyetinin Rusya için sürdürülemez hale geleceğini anlayacaktır. Bu da, Batı’nın bugüne kadar göstermiş olduğu birliktelik devam ettiği takdirde, Batı grubunun ve destekçilerinin er ya da geç üstün geleceği anlamına geliyor. Zira yükselen enerji ve gıda maliyetleri ve Rusya ve Ukrayna’nın bu ürünlerdeki ihracat pazarındaki payı ve nihayetinde oluşacak buğday ve tahıl kıtlığı göz önüne alındığında, uzun süreli bir savaşın maliyeti şüphesiz tüm dünya ekonomilerini etkileyecektir. Elbette, Rusya’nın zafer kazanması gibi bir senaryo da göz ardı edilemez, ancak bu Rusya’nın savaşı sahada kazanma ve Ukrayna’yı teslim alma kabiliyetinden ziyade, Batı birliğinin güçlü bir şekilde ayakta kalıp kalamayacağına bağlıdır. Üye ülkeler arasında Ukrayna’ya gönderilecek askeri yardımın türü konusunda görüş ayrılıkları devam ettiği ve Rusya’nın duruşu değişmediği için, başta AB olmak üzere Batı’daki birlik kesinlik arz etmiyor.
Devamı Z Raporu Mayıs 2022 sayısında…