Türk şirketleri offshore’u yoğun olarak kullanıyor. Garanti, İş Bankası, Yapı Kredi, Akbank, Vakıfbank dahil 11 Türk bankası, vergi cennetleri olarak bilinen Lüksemburg, Malta ve Bahreyn’deki offshore hesaplarında 142 milyar lirayı yönetiyor.. Bu tutar Türkiye’nin GSMH’sinin yüzde 5’inden biraz daha fazla. Arçelik, Vestel, Anadolu Efes, Koç Holding, Doğan Holding, Boyner, Ülker, Botaş gibi Türk şirketleri dahil olmak üzere Türkiye’nin büyük sermaye gruplarının bir çoğunun offshore’da şirketleri bulunuyor. Ada ülkelerinde kurulmuş olup Türkiye’de yabancı şirket adı altında faaliyet gösteren 10 binden fazla firma ve marka var. Türkiye’nin offshore’la sınavında ortaya çıkan mesaj açık: “Hepiniz oradaydınız!”
Yakup Kocaman
Dünya ticaretinde bir yılda oluşan küresel para trafiği 72 trilyon dolar. Bunun yarısı offshore (kıyı ya da kıyı ötesi anlamına geliyor) merkezlerinde dönüyor. Orası karanlık taraf. Eşinden para saklayan zenginler, ülkesinden vergi kaçıran büyük şirketler, yurtdışında gizli operasyon yürüten istihbarat birimleri, geleceklerini garantiye alan siyasetçiler, rüşvet gelirlerini saklamak zorunda kalan bürokratlar, milyon dolarlık bonusları gözlerden uzak tutmak isteyen üst düzey yöneticiler gibi paranın izini kaybettirmek isteyenler için değişmeyen tek adres, offshore. Son yıllarda Panama belgeleri, Lüksemburg sızıntısı gibi ifşaatlarla ard arda gelen çok amaçlı operasyonlar ise artık gök kubbenin altında saklanacak bir yer olmadığını gösteriyor.
Önce 2013’teki İsviçre sızıntısı (Swissleaks) ve şimdi de Mart 2016’daki Panama belgeleri (Panama Papers) küresel finansal sistem için yeni bir evreye girildiğine işaret ediyor. Panama belgelerini yayınlayan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) web sitesinde yer alan bilgilerden ve yaptıkları açıklamalardan anlaşıldığına göre bu operasyonun finansal destekçileri arasında George Soros, ABD Hazine Bakanlığı, İngiltere ve Almanya gibi aktörler bulunuyor. Aslında sızdırmanın temelde iki amacı var. Birincisi, orta ve büyük ölçekli şirketlerin vergi kaçırması nedeniyle azalan vergi gelirleri ABD, İngiltere, Almanya gibi devletlerin bütçelerini sarsmaya başladı. 2008 finansal krizinden sonra ayyuka çıkan finansal sahtekarlıklar ve doğan vergi kayıpları, söz konusu devletlerin gizli zulaların peşine düşmesine neden oldu. İkinci neden ise tek kutuplu dünyada güvenlik ve ekonomik hegemonyasını pekiştirmek isteyen ABD’nin, kendi kontrol alanındaki menfaatlerine zarar vermeye başlayan ülkelere ve siyasi liderlere karşı yürüttüğü düşük yoğunluklu finansal savaş.
Londra, Amsterdam, Panama, Singapur, Hong Kong, Cayman Adaları gibi merkezlerde dünyadaki tüm politikacılara, zenginlere, uyuşturucu kaçakçılarına, sanatçılara, futbolculara “kesin gizlilik” pazarlayan binlerce hukuk bürosu ve finansal aracı şirket bulunuyor. Bir telefonla ya da internetten sipariş üzerine, ihtiyacınıza göre 500 dolardan başlayan fiyatlarla dünyanın 83 offshore ülkesinin herhangi birinde, birkaç günde anahtar teslimi şirket sahibi olabilirsiniz. Bu danışmanlar size banka hesabı açıyor. Üstelik Visa’dan Mastercard’tan kredi kartı temin ediyor. Ülkenizdeki vergi memurlarının hayallerine sığmayacak yöntemlerle paranızın izini ustaca yok etmenize yardımcı oluyorlar. Sloganları ise şöyle: Kusura bakmayın, burada fakirlere yer yok!
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs Sayısında…