TÜRKiYE’NiN iLK ZEKA VE STRATEJi OYUNU SiGULA’NIN SIRLARI

Bir tekstil firmasında yöneticilik yapan Ümit Kılıç’ın sekiz yıl boyunca, satranç tahtası üzerinde geliştirdiği ‘Sigula’ adlı zeka oyunu, satrancın tahtına göz dikti. Sigula bir savaş oyunu değil, bir tamlama oyunu ve pek çok sır içeriyor

Mehmet Ali Doğan

Bugünlerde üniversitelerde ve işyerlerinde pek çok kişi Sigula oynuyor. Adana’da bir tekstil şirketinde yöneticilik yapan ve üç üniversite bitiren 37 yaşındaki Ümit Kılıç’ın tasarladığı ‘Sigula’ adlı oyun, satrancın papucunu dama atma iddiasında. Adana Büyükşehir Belediyesi, Sigula Federasyonu kurulması için girişimlere başladı bile. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na sunumlar yapıldı. Zeka sporlarıyla ilgili otoriteler, Sigula Federasyonu’nun dünyaca kabul görecek “ilk Türk federasyonu” olacağını belirtiyorlar.
BU BİR TAMLAMA OYUNU
Sekiz yılda tasarladığı Sigula ile TOBB Adana Genç Girişimciler Kurulu tarafından düzenlenen, “Patlat Fikrini Yeni Ürün, Fikir ve Girişimcilik” yarışmasında birinci olan Ümit Kılıç, “Bu bir savaş oyunu değil” diyor. Peki nasıl bir oyun? Cevabını, “Bu bir tamlama oyunu. Karşınızdaki kişi ile birbirinizi tamamlıyorsunuz. Karşınızdaki kişi sizin yansımanız oluyor. Bundan dolayı herkes Mam ve Mad’ı, yani Adem ve Havva’yı, iki taşı yukarı kaldırıp, birleştirip, baş selamıyla selamlayarak başlıyor oyuna. Oyunda amaç merkezdeki Mam ve Mad’ı kaybetmemek. Çünkü onu kaybedersek, yaşam kaynağımız tamamen kaybolmuş oluyor ve oyun bitiyor” diye veriyor Ümit Kılıç. Selamlaşmayla iki taşın birleşmesi, bütün Sigula evrenine yani, oyun tahtasına kaynak oluşturuyor. Mam ve Mad diye adlandırılan taşlar, kadın ve erkeği simgelediği gibi, beynin sağ ve sol lobunu da simgeliyor.
İŞYERİNE HUZUR GETİRDİ
Tasarladığı oyunun, ilk etapta 200 kişinin çalıştığı işyerinde herkes tarafından oynandığını belirten Ümit Kılıç, “Sigula’nın felsesinde; biz karşı tarafı yenip egomuzu tatmin edeceğiz demekten öte; ben çok iyi oynayacağım, karşı tarafa bir bilgi, yeni hamle, yeni bir düşünce tekniği öğreteceğim var. Yenilen kişi böylece tamamlanmış olacak, bilmediğini öğrenmiş olacak” diye vurguluyor.
Ümit Kılıç, Sigula’nın insanlara ve topluma etkisini, “Bizim işletmemize geldiğinizde, bu oyun tamamlama mantığıyla oynandığı için yüzde 70 huzur görürsünüz. Herkes işini en iyi yapmaya çalışır, tatlı bir rekabet vardır ama asla üste çıkmak ya da küçümsemek yoktur” diye değerlendiriyor.

NASIL OYNANIYOR ?

36 TAŞLI VE ÜÇ AŞAMALI
Oyun, zorluk derecesine göre üç seviyeden oluşuyor. Başlangıç seviyesi çocuklar için ve ‘Migo’ diye adlandırılıyor. Bu seviyede tek küp piramit var, oyuncu başına 36 taş düşüyor.

Gençlik çağına göre hazırlanan seviye ise oyunun ortak adını da oluşturan Sigula. Anlamı şifa demek. Dört farklı taşla oynanan Sigula, insana hem zihinsel hem de manevi şifa sağlıyor.

Oyunun son bölümü ise ustalara yönelik. Yani gençliğin bittiği, insanın olgunlaştığı evre düşünülerek tasarlanmış. Bu bölümün ismi de “Tanrının saf ışığı” demek olan Ainsof.

Üç seviyede oynanan oyunun tahtasında, üç sıra yer alıyor. Satranç tahtası sekiz kareden oluşurken Sigulanın tahtası 12X12 kareden oluşuyor. Üç sırada 36 taş yer alıyor. Bütün taşlar geometrik şekil. Üçken, kare ve huni… Üç sıranın en üst sırası insan bedenini temsil ediyor. Çünkü, vücudumuzun en zayıf yeri bedenlerimiz. Yani kabuk halimiz. Orta sıra; bizim iç dünyamız, biraz daha gücün arttığı yer. En alt sırayı inançlarımız oluşturuyor. Bizim için en üst seviye olan katman. O yüzden merkezdeki Mam ve Mad’ı kaybetmememiz gerekiyor. Amaç Mam ve Mad’ı almak ve savunmak.
Sigula tahtasının 12 kare olmasının sebebi, 12 Türk boyu, 12 havariler, 12 imamlar, 12 saat gündüz, 12 saat gece, 12 gezegen, beynimizdeki vücudumuzu yöneten 12 sinir merkezi, Süleyman peygamberin 12 danışmanı, 12 burç, 12 ay gibi durumlar. Yani 12’lerin içerdiği sırlar. Tarihi ve felsefi simgelerden oluşuyor. Tahtadaki 144 kare ise altın oran oluyor.

Dikkat çekenler...