Geçmiş olsun. 15 Temmuz 2016 Türk Demokrasi tarihinin en kara günü, kapkara bir leke… Silahlı kuvvetler içindeki bir grup cuntacı, “darbeye” yeltendi. Korktuk, ürktük fakat çabuk toparlandık. El birliğiyle tanklara, F-16’lara karşı direndik. Sonuç, kazanan biziz. Biz halkız. Artık bu ülke insanı darbe kalkışmacılarına “dur” diyebiliyor. Meydanları dolduruyor.
Meydanlar, meydanlar…
Hep ayrıştırdı bu toplumu!..
Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez meydanlar bu olayla birlikte toplumu birleştirdi. Her dinden, her dilden, her mezhepten insan var olan demokrasinin üzerindeki külleri temizliyor şimdi. Meclis’teki tüm partiler kutuplaşmaya karşı el ele verdi. Kırgınlıklar, kızgınlıklar bir köşeye atıldı. Demokrasi nöbetlerinde, demokrasi mitinglerinde farklı görüşteki insanlar birbirini yeniden tanıdı. Durumu galiba en iyi, “Demokrasi Mitingi’ne” gelen bir teyze, “Şükürler olsun, hepimiz birlikteyiz ya, bunu gördüm ya, içimden sıcacık sevgi seli akıyor, rahatladım” diye özetledi.
Meydanların dilini çözelim.
Demokrasi, “yasama, yürütme, yargı” diyorduk. Şimdi halkaya medyayı da ekledik. Yeni muhteşem dörtlü Türkiye için tek yürek oldu. Eğer kanaat önderleri kendilerine yönelik tehdit ve riskleri öngörebilirse, geçmişten gelen kırgınlık ve kızgınlıkları da çok kolay atlatabilirler. O yüzden yönetenler toplumun tüm kesimlerine güven vermeli. Hükümet olumlu adımlar attı, atmaya devam ediyor. İktidar ve muhalefet halka güven verici konuşmalar yaptı, yapıyor. Ama bu sürekli olmalı. Çünkü mazlumların ihtiyaç listesinin ilk sırasında karnını doyurmak ve güvenlik ihtiyacı var. Eğer bu ihtiyaçlar karşılanırsa halk kendini geliştirir.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ağustos sayısında..