2016 sadece Türkiye için değil, dünya için de zor bir yıl oldu. Bu zorlu yılın atmosferi içinde gelecek seneye iyimser bakmak kolay olmayabilir ama muhtemel trendlere ilişkin gerçekçi analizler yapmak mümkün. 2017, ekonomi alanında her şeyden önce güçlü dolar yılı olacak. Doların bu yüksek seyri diğer yatırım araçlarının istikametini de ciddi biçimde etkileyecek gibi görünüyor. Güçlü dolar, rezerv para tartışmalarını da beraberinde getirebilir ve bu tartışmalara yılın son döneminde Türkiye tarafından vurgu yapılan ‘milli parayla uluslararası ticaret arayışları’ eşlik edebilir. Siyaset cephesine baktığımızda ise Avrupa’da seçim yılı olması nedeniyle tansiyonu yüksek, aşırı sağ tartışmalarının yoğunlaştığı, Trumpvari liderlere fazlasıyla zemin hazırlayan, uluslararası ittifakların geleceğinin tartışıldığı bir yıl bizi bekliyor.
Hatice Karahan
1) KÜRESEL TİCARETTE YENİ NESİL KAYGILAR
2016 yılı global ticaret için, süregelen talep kaynaklı hayal kırıklıkları bir yana, farklı kaygıların da güçlenerek dikkatleri üzerine çektiği bir dönem oldu. Nitekim eskisi gibi parlamayan ticaret madalyonunun diğer yüzünde artık bir de, bu dönemde belirgin bir şekilde sesi yükselen “küresellik karşıtlığı” yer almaya başladı. Birleşik Krallık halkının Brexit seçimiyle üzerine koca bir kanıt sunduğu bu yeni nesil toplumsal tepkinin, ABD’deki seçim sürecinde kullanılan argümanlarla da güçlü bir temsil sergilediği ifade edilebilir.
Bu kapsamda, özellikle başarıyla neticelenen hiddetli Trump kampanyasında şahit olunduğu üzere, tartışmalarda korumacı ticaret söylemleri mühim bir yer tutuyor. “America First” sloganıyla halkın teveccühünü toplayan Trump’ın, dış ticaret ve üretim/istihdam arasında negatif ilişki olduğuna inanan kesimleri barındıran belli başlı eyaletlerde zafere ulaşması, bu akıma işaret eden anlamlı bir done olarak öne sürülüyor.
Söz konusu iddia ve tepkiler ise, küresel ticarette bir nevi “yeni nesil” kaygıları içeren bir yaklaşımı beraberinde getirerek, alınması on yıllar sürmüş olan uzun yolda adeta bir U-dönüşü yapmayı öneriyor. Zira geçmişten bugüne uluslararası ticaretin gelişiminde, talebin yanı sıra “alışverişin kolaylığı” gibi temel bir meselenin de kritik rol oynadığını hatırlamak gerekiyor. Buna kısaca, ticaretin kolaylaştırılması diyebiliriz. Ve ticaretin kolaylaştırılması için dünya ekonomilerinin, nicedir çeşitli küresel çalışmalara ve anlaşmalara imza attıkları malum…
Nitekim hatırlanacağı üzere, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yükselen küreselliğin kritik ayaklarından olan uluslararası ticaret, evvela 1947’de hayata gelen GATT (The General Agreement on Tariffs and Trade/Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) ile liberalleşme hedefine doğru ufak ufak yol almaya başlamıştı. 1980’lerde çok sayıda ülkeyi bünyesine katmış olarak gümrük duvarlarını önemli ölçüde alçaltma noktasına gelen GATT’in kapsama alanını genişleten girişimin tohumları ise, müzakere turlarının 8’inci olan ve 1986’da başlayan Uruguay Round’da atılmıştı. Zira 7 yılı aşkın bir süre devam eden turda, WTO’nun (World Trade Organization / Dünya Ticaret Örgütü) kurulması gündeme gelmiş ve uluslararası ticaret anlaşmalarında bir çerçeve sunup regülasyonlar yapan organ 1995’te hayata geçirilmişti. Böylelikle WTO bünyesine geçen çok taraflı ticaret müzakerelerinin, 2001’de başlayan Doha Round ile sürdüğünü hatırlayacağız.
‘)YERLİ PARA BİRİMLERİ İLE DIŞ TİCARET İÇİN SOMUT ADIMLAR
Nurullah Gür
Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 80’i dolar ve euro üzerinden döndüğü tahmin ediliyor. Dış ticarette dolar ve euro kullanımı oran itibariyle bizde daha yüksek. Türkiye, yaptığı dış ticaretin yaklaşık yüzde 90’ını dolar ve euro üzerinden yapıyor. Bir ülkenin kendi para birimi dışında bir başka para birimi ile ticaret yapması, ülkeyi kur riski ve işlem maliyetleri ile karşı karşıya bırakır. Bankacılık sektöründeki teknolojik gelişmeler sayesinde işlem maliyetleri uluslararası ticarette eskisi kadar büyük bir sorun teşkil etmiyor. Ancak, içinde yaşadığımız dönemde olduğu gibi, küresel piyasalardaki belirsizliklerin ve döviz kurlarındaki oynaklığın yüksek olduğu durumlarda oluşan kur riski dış ticaret üzerinde daraltıcı etkilere neden olabiliyor. Kur riskini ve işlem maliyetlerini azaltarak ülkeler arasındaki dış ticareti artırmak için yerli para birimlerini kullanmak makul bir alternatif olabilir. Ancak, dış ticarette yerli para birimlerini kullanmak bazı koşullara bağlıdır. Paraları dünya genelinde yaygın olarak işlem görmeyen iki ülke kendi aralarındaki ticareti yüksek oranda yerli para birimlerini kullanarak yapabilmeleri için iki ülkenin karşılıklı ihracat ve ithalat tutarının eşit veya yakın olması gerekiyor. Ayrıca, ülkeler karşılıklı olarak kendi para birimleri üzerinden ticaret yapmaya istekli olmalıdır
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ocak 2017 sayısında…