2016 da bitti. ‘Fırtına’ gibi bir aksiyonla geride bıraktığımız yılda, hem Türkiye hem dünya ekonomisi için çetin geçti. Küresel ekonomik aktiviteyi yavaşlatan gelişmelerle dolu bir dönemdi. Finans piyasaları yönünü bulmakta zorlandı. Reel ve üretici kesim ayakta durmak için çok ter döktü. İçerdeki ihanet ve terör şebekelerine, dışarda ise Orta Doğu’da sürdürülen adı konulmamış bir dünya savaşına şahit olduk. Markalar üzerinden yürütülen ekonomik hamleler ve korumacı ekonomik politikalar da cabası…
Halbuki Türkiye olarak geçtiğimiz yıla iyi başlamıştık. 1 Kasım seçimlerinin ardından gündem ekonomiye odaklandı. Birçok paket açıklandı ve ülke ekonomisi için hayati önem taşıyan reformlar yapıldı yılın ilk yarısında. Bunun neticelerini de gördük. İlk iki çeyrekte Türkiye yüzde 4,5 büyüdü. IMF ve OECD gibi uluslararası kuruluşların küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerini düşürdüğü bir dönemde Türkiye bu rakamı yakaladı. Yazının ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğim olaylar olmasaydı belki yüzde 4-5 bandında bir büyümeyle 2016’ya veda edecektik. Fakat öyle olmadı. Kolay da değildi. 15 Temmuz darbe girişimi, terör olayları, bölgesel ve küresel gelişmeler büyüme hızını yavaşlattı. Üçüncü çeyrekte gördüğümüz 1,8 oranındaki daralma, 27 çeyreklik büyüme serisini kesintiye uğrattı.
Küresel finansal piyasaları ise bir önceki yıldan devralınan belirsizliklerin fiyatlanmasıyla 2016’ya negatif başladı. Büyümeye yönelik tedirginlik, Çin piyasalarındaki dalgalanma ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması gibi gelişmelerin tozu dumanı arasında piyasalar önünü kestirmekte zorlandı. Yılsonuna yaklaşırken ABD’deki iki önemli gelişme işin tuzu biberi oldu. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin paralarına değer kaybettiren bu iki olay Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanması ve Fed’in faiz artış hamlesini Aralık ayına saklaması oldu.
Baş gösteren belirsizlik dünyanın en büyük ekonomisi kaynaklı olunca, “Şimdi ne olacak?” diye sormaya başladık. Trump büyük bir sürpriz oldu ekonomi dünyası için. Buna Fed’in aralıkta ne yapacağı belirsizliği de eklenince gelişmekte olan ülkelerin paraları için aşağı yönlü bir sürüklenme başladı. Halbuki Fed yıla 4 faiz artırımı beklentisiyle başlamıştı yıla. Ancak ABD ekonomisindeki toparlanma sinyallerine rağmen Fed diyeceğini Aralık’a kadar sarkıttı.
Devamı Derin Ekonomi Ocak 2017 sayısında …