Türk Akımı, Mavi Akım, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gibi projelerle enerji nakil hatlarının merkezine yerleşme stratejisi izleyen Türkiye, bu sayede geleceğine de yatırım yapıyor. Pekin-Londra demiryolu hattı ve enerji nakil güzergahlarının merkezinde olan Türkiye bu jeopolitik avantajını somut adımlarla güçlendiriyor. Dünyanın köprüsü olmaya götüren Türkiye’deki altyapı devrimini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile konuştuk.
Cabir Turğut
Marmaray ve Avrasya gibi son yıllarda tamamlanan dev projeler 2 kıtayı birleştirmek, İstanbul trafiğini rahatlatmak ve genel olarak ulaşım kolaylığı sağlamaktan daha büyük bir amaca hizmet edecek. Bunların başında Türkiye’nin jeopolitiğine yapılan yatırımlar geliyor. Türk akımı, Mavi Akım, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gibi projelerle enerji nakil hatlarının merkezine yerleşme stratejisi belirleyen Türkiye bu sayede geleceğine de yatırım yapıyor. Pekin’i Londra’ya bağlayacak demiryolu ve enerji nakil hatlarının merkezinde olan Türkiye artık bu jeopolitik söylemi somut adımlarla güçlendiriyor. Küresel ölçekteki değerimizi katlayan söz konusu projeler, firmaların sevkiyat ve dağıtım maliyetlerini de düşüreceği için uzun vadede ülkemize doğrudan yatırımı da arttıracak.
31 TRİLYON DOLARLIK TİCARET YÜKÜNÜ GÖĞÜSLEYECEK
Doğu ile Batı arasına serilen Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim, Avrasya Tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli gibi mega projeler, ülkemizde gerçekleşen altyapı devriminin en somut örnekleri. Yakın coğrafyanın 31 trilyon dolarlık ticaret yükünü göğüslemesi beklenen mega projeler, Türkiye’nin elinin daha da güçlenmesini sağlayacak. Hem batıya ulaşımı hem de Kafkaslardan Orta Asya’ya erişimi kolaylaştıracak yatırımlar, ülkemizi uluslararası koridorların dışında bir orta hat oluşturma hedefine doğru hızla yaklaştırıyor. Dünyanın köprüsü olmaya aday, Türkiye’deki altyapı devrimini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’a sorduk.
Türkiye’de gerçekleşen altyapı devrimi ülkemiz jeopolitiğini nasıl etkileyecek?
Bizim 14 yıldır ulaşım ve haberleşme alanındaki öncelikli misyonumuz insanımızın hizmetlerimizden eşit olarak yararlanma hakkını teslim etmek oldu. İnsanımız bütün projelerin birbiri ile doğrudan ilgili olduğunu, bir zincir gibi her adımımızın bir sonrakini ilgilendirdiğini idrak etti ve bu bilinç sayesinde özellikle ulaştırma ve haberleşme alanında durmaksızın gelişen, küresel ve jeopolitik gücüne değer katan aydınlık bir Türkiye’nin inşasını birlikte gerçekleştiriyoruz. Bildiğiniz üzere ülkemiz Asya ile Avrupa, Balkanlar ile Kafkaslar, Kafkaslar ile Orta Doğu arasında son derece önemli stratejik bir köprü konumunda. Kuzey ve Güney olmak üzere iki önemli ana ulaşım koridorunun tam ortasında yer alıyoruz ve bu koridorlar üzerinde taşımacılık ile ilgili yıllık 75 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunuyor.
ULAŞIM ALTYAPIMIZ ÇAĞ ATLADI
Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli gibi başarıyla bitirdiğimiz mega projeler, binlerce kilometre bölünmüş yol, yüksek hızlı tren hatları, 26’dan 55’e çıkardığımız aktif havalimanı sayısı ve denizlerimize inşasına başlattığımız dev limanlar ile çağ atlattığımız ulaşım alt yapımız Türkiye’yi taşımacılık alanında güçlendiriyor. Bakın Türkiye bulunduğu konum itibarıyla karayolları için çok önemli koridorların geçtiği bir yer. 12 bin kilometrenin üstünde 8 adet uluslararası koridor Türkiye’den geçmekte. İşte bugüne kadar yaptığımız yatırımlarla oluşturduğumuz orta koridor Kuzey ve Güney koridorlarına göre en kısa, kapıdan kapıya ulaşımın en rahat olduğu koridor ve bu vasfıyla öncelikli tercih edilebilirliği yüksek.
JEOPOLİTİĞİN KİLİT PROJELERİNDEN İSTANBUL YENİ HAVALİMANI
Yine İstanbul Yeni Havalimanı da Türkiye’nin jeopolitik önemini artırma açısından düşünülmüş bir proje. Jeopolitik açıdan küresel planda iddialı havayolu şirketleri için faaliyet merkezi olarak hizmet edecek bir üsse sahip olmak çok önemli bir unsurdur. Konum olarak 1.5 milyar insanın uçakla 3 saatte erişebileceği bir coğrafyadayız ve bölgedeki 35 trilyon dolarlık ticaret hacminden yararlanma imkanına sahibiz. Tamamlandığında İstanbul Yeni Havalimanı, 150 havayolu şirketine 350’nin üzerinde destinasyona uçuş imkânı sağlayacak. Bu bağlamda İstanbul, Türkiye’nin dışarıya açılan kapısı konumuyla bu trafiğin merkezinde yer alıyor ve İstanbul Yeni Havalimanı’nın bu konumu destekleyeceği ve geliştireceği kaçınılmaz bir gerçek. Kısaca özetlemek gerekirse gerçekleştirdiğimiz bütün yatırımlar, attığımız bütün adımlar yalnızca ülkemizdeki ulaşım ağını güçlendirmiyor, ülkemizin sahip olduğu bu muazzam konumu değerlendirmemizi sağlayarak küresel ölçekteki değerimizi artırıyor.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Şubat 2017 sayısında…