Türkiye ve Japonya, arasında geliştirilen önemli projelerden biri olan Türk Japon Teknoloji Üniversitesi’nin kurulmasıyla ilişkiler yeni bir boyut kazanacak. Japonların teknoloji bilgisi ile Türkiye’deki kalifiye ve genç nüfusun varlığı yeni bir sinerji oluşturacak.
Ebru Çolak
Uzun bir maziye sahip Türk-Japon dostluğu iki ülkenin girişimiyle eğitim alanına taşınıyor. Japonların özellikle AR-GE ve yüksek teknolojideki bilgi birikimli bu ortaklık sayesinde Türkiye açısından da bir vizyon ortaya koyacak. Ülkemizdeki genç ve eğitimli nüfus bu açıdan en önemli avantajımız. Son yılların gözde konusu teknoloji transferi için de kapıları aralayacak bir girişim. 2014’te Türkiye ve Japon hükümetinin Türkiye’de üniversite kurulmasına yönelik imzaladıkları anlaşma, geçtiğimiz ay TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Üniversitenin inşaat, deprem mühendisliği, nükleer bilim, enerji ve temel bilimler alanında eğitim vermesi planlanıyor. Böylelikle iki ülkenin de en yoğun işbirliğinde bulunduğu alanlara yönelik nitelikli bir yükseköğrenim yolunun açılması sağlanacak. Zira Japonya, ülkemizden birçok akademisyen ve kamu görevlisine afet yönetimi, enerji ve inşaat projeleriyle tecrübe paylaşımı programlarında bulunuyor. Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı başta olmak üzere, ülke kamu kuruluşlarının düzenlediği programlar ile ülkemizde çok sayıda uzman bu eğitimlerden faydalandı. Böylelikle kurulacak olan yeni üniversite ile bu iş birliğinin bir adım daha ileriye giderek köklü ve kurumsal bir eğitim ve bilim ortaklığına geçilmesi hedefleniyor.
ASYA’NIN KAPILARI AÇILACAK
Anlaşma gereğince her yıl üniversiteye Hazine’den yardım yapılacak. Üniversite ithal edeceği ürünler için KDV ve ÖTV’den istisna olacak. Üniversite ve vakıf, elde ettiği gelirleri dolayısıyla iktisadi işletmeler hariç kurumlar vergisinden, harçlardan, damga vergisinden, kendisine yapılan bağış ve yardımlar nedeniyle veraset ve intikal vergisinden, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden, taşıtları dolayısıyla motorlu taşıtlar vergisinden de muaf tutulacak. Özellikle nükleer bilimlerde uygulanacak eğitim programları, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı ile ilgili Asya ve Avrupa arasında önemli iş birliğinin sinyalini verebileceğini söyleyen akademisyenler, Avrupa ve Amerika ekolü ile yüksek eğitimlerini destekleyen akademi dünyamızın Japonya ekolü ile farklı bir bakış açısı zenginliğinin tecrübe edilebileceğini söylüyor. Proje, sadece Türkiye için değil bölge ülkeleri için de bir çekim merkezi olabilecek, benzeri başka işbirliklerin de önü açılabilecek. Uzmanlar, üniversitenin gerekirse sınavsız olarak endüstri meslek liselerinin öğrencilerine açılabileceğini belirtiyor. Türkiye’de iş yapan büyük Japon şirketlerinin üniversitenin doğal paydaşı haline getirilmesi de önemli bir gündem maddesi ve amaç olarak belirlendi. Böylelikle öğrencilerin hedefleri, hangi sektöre hangi donanımda öğrenci yetiştireceği tarif edilmeli. Bilhassa üniversitenin öğrencilerinin ilgili Japon Üniversiteleri ile eşleştirilerek ERASMUS programındaki gibi etkin bir öğrenci ve akademisyen değişim programının ileri düzeyde hayata geçirilmesi bekleniyor. Zira uzmanlar, bunun başarılması sayesinde sadece Japonya’dan değil, Asya’dan ve Ortadoğu-Afrika’dan da çok fazla sayıda öğrenci çekilebileceğini söylüyor.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mart 2017 sayısında…