Avrupa’nın geleceği hakkında tartışma

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, 1 Mart’ta Avrupa’nın Geleceği başlıklı, 2025 yılındaki Avrupa Birliği hakkında beş senaryo içeren bir taslağı tartışmaya açtı. Elbette bu durup dururken başlayan bir tartışma değildi. Zaten AB’nin geleceğini neyin şekillendirmesi gerektiği üzerine süregiden bir tartışma vardı. Aslında açıklanan taslak birliğin geleceğini şekillendirecek temel unsurları açıklarken, bu tartışmanın neden gerekli olduğunu ve AB’nin değişen dünyadaki rolüne ilişkin de görüşler ortaya koyuyor. Aynı zamanda 2008’deki finansal krizin ardından ekonomi ve toplumdaki dönüşüm, artan tehditler ve sınır güvenliği ile terörizm sonucu yaşanan mülteci akınından da bahsediyor. Sonuçta bu taslağın amacını kısaca tanımlamak gerekirse, “Avrupa’nın geleceğine ilişkin belirli alanlarda eylem önerileri. … Taslağın temel amacı kamu, paydaşlar, Avrupa Parlamentosu ve Konseyi ile birlikte bir tartışma başlatıp politik bir uzlaşma sağlamaktır,” denilebilir. Junker’in taslağın kısaca amacına ilişkin farklı görüşleri şöyle sıralıyor: a) devam etmek; b) her halükarda tek pazar; c) daha fazlasını daha fazlasıyla yapmak isteyenler; d) daha azıyla daha etkin yapmak isteyenler; e) daha fazlasını hep birlikte yapmak isteyenler. Kısa zaman önce Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya liderleri Versay’da toplanarak bu taslağa desteklerini açıkladı. Ancak bu başka üye ülkelerin tepkisini çekti, özellikle de Doğu Avrupa ülkeleri bunu kabul edilemez bulduklarını açıkladılar. Yani tartışma resmen başladı. Aslında Avrupa Birliği ve Avrupa entegrasyonu projesi için hesap zamanı geldi. Bir şekilde kendimizi İkinci Dünya Savaşı’ndan beş yıl sonra 1950’nin 9 Mayıs’ında Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın Avrupa Günü dolayısıyla yaptığı ve tarihe Schuman Deklarasyonu olarak geçen konuşma zamanında buluyoruz. Schuman ne demişti? Avrupa için yeni bir yönetim modeline ihtiyaç var ve bu model üçüncü ve ölümcül bir savaşı önlemelidir. Ayrıca Almanya (en azından batı bölümü) ile ilişkileri aşamalı olarak geliştirmek ve bu birliğin katılmak isteyen herkese açık olması gerektiğini vurgulamıştı. Geri kalanı ise tarihten ibaretti.

Devamı Derin Ekonomi Nisan 2017 sayısında

Dikkat çekenler...