PRANGASIZ VESAYETSİZ TÜRKİYE’YE İLK ADIM

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandum zaferinin hemen ertesi günü, önce Turgut Özal ve Adnan Menderes’in, ardından da Fatih ve Yavuz’un mezarlarını ziyaret etti. Bu sembolizm, 16 Nisan’dan sonra içine girdiğimiz yeni dönemin şifrelerini de içinde barındırıyor. Cumhurbaşkanı, bu ziyaretleri neticesinde, bir yandan referandumdan çıkan kararla vesayet düzenini nihayet geri bırakma yoluna girdiğimizi, bu düzenin gadrine uğramış iki siyasi lidere gösterdiği vefayla ortaya koyuyor, diğer yandan yeni hükümet sisteminin devlet işleyişine getireceği sürat ve dinamizmin ülkeye çizeceği yeni istikametler için iki büyük Osmanlı hükümdarıüzerinden mesaj veriyor. Bu mesajın siyasetten ekonomiye kadar pek çok anlamı ve açılımı var.

mm

SESSiZ DEVRiMi KURUMSALLAŞTIRMA ZAMANI

Türkiye, pek çok siyasi analistin de teslim ettiği gibi, son 15 yıldır sessiz bir devrim yaşadı. Ülke kısır ideolojik angajmanlardan kurtarıldı. Hemen her alanda ezber bozan cesur adımlar atıldı. Eski vesayet düzeni kurum kurum tasfiye edildi. Bu vesayetin yerini almak için 15 Temmuz gibi tarihi bir ihanete bile kalkışan cemaate ağır bir mağlubiyet yaşatıldı.
Bütün bunlar çok zor siyasi koşullarda gerçekleştirildi. Eski vesayetin aktörleri müthiş bir ayak diremeye girişti, iktidarlarını kaybetmemek için hukuku ve sistemi sonuna kadar esnetip zorladılar. Onun yerini almaya heveslenen FETÖ, uluslararası destekçilerinin de desteğiyle, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir saldırıya girişti.
Bunlar olurken Türkiye, bölgesinde yaşanan büyük alt üst oluşun da etkisiyle, tam bir ateş çemberinden geçti. Ülkenin büyükşehirleri PKK ve DEAŞ’ın terör eylemlerine maruz kaldı. İntihar saldırılarında güvenlik güçlerimizin yanısıra pek çok masum insanımızı kaybettik.
Saldırılar karşısında ‘müttefiklerinden’ destek, en azından empati bekleyen Türkiye, aksine saldırgan hatta düşmanca tutumlara maruz kaldı. Bazı ülkelerde seçim kampanyaları Türkiye karşıtı gösterilere dönüştürülürken, hemen her çizgiden siyasi figürlerin peş peşe gelen Türkiye aleyhtarı açıklamalarına şahit olduk.
Türkiye’nin tam da bu vesayet ve prangalardan sıyrılmak üzere yöneldiği cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için sandık başına gittiğimiz referandum sürecinde de taarruzlar bitmedi. Avrupa ülkeleri siyasetçileriyle, nerdeyse Türkçe bültenlere dönen basınıyla, etki ajanlarıyla Evet’in karşısına dikildi.
Evet’in tarihi anlamı hakkında söyleşi yaptığımız siyaset bilimci, Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Yeni Şafak Yazarı Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, bu tür saldırıların hâlâ sürdüğüne dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Özellikle Avrupa üzerinden çok ciddi baskılar var. Yeni dönemde bir yandan bu saldırıları karşılayacaksınız, diğer yandan içerde kabuğunuzu kırıp daha açılımcı bir siyaset takip edeceksiniz. AK Parti, bu ikisini bir arada başarmak zorunda.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs 2017 sayısında….

Dikkat çekenler...