Yerli otomobil, Türkiye için bir otomobilden çok daha fazlası demek. Ülkeyi bir üst lige taşıyabilecek bir potansiyel arz eden yerli otomobil hedefi, ancak büyük bir gelecek vizyonuna sahip yerli bir ekosistemin inşa edilmesiyle gerçekleştirilebilir. İçerisinde yeni otomotiv sistemlerinin, sürüş teknolojilerinin, ileri teknoloji pil ve enerji depolama projelerinin, aynı anda havada ve karada gidebilen elektrikli araçların, sürücüsüz araçlara uygun yeni nesil trafik ve ulaştırma sistemlerinin yer aldığı, daha da önemlisi Sanayi 4.0’ı işin tam merkezine oturtmuş bir ekosistemden bahsediyoruz.
Bütün bu ilerleme istikametleri dikkate alınarak dünya otomotiv endüstrisine göz attığımızda ilham alınabilecek pek çok yenilikçi fikir ve öncü şirketle karşılaşıyoruz. Yerli otomobil için start verilen bugünlerde, global otomotiv endüstrisini alt üst edebilecek potansiyele sahip bu fikir liderlerine yakından bakmakta fayda var.
Yakup Kocaman / Mehmet Ali Doğan / Esranur Eyüpoğlu
Devletin ve 5 büyük şirketin el ele vererek başlattığı yerli otomobil projesi, Türkiye’yi bu yüzyıl içinde gelişmiş ülke kategorisine çıkarabilecek bir vizyon sunuyor. Bu vizyon, salt bir elektrikli otomobil üretmek dışında, Türkiye’ye küresel teknoloji liginde iddialı bir konuma yükseltecek bir ekosistemin kurulmasını gerektiriyor.
Geliştirilecek otomobil, öncelikle, çevreyi kirleten petrole dayalı otomobillerden insanlığı ve dünyayı kurtarmayı hedeflemeli. Şarj etmeden gidilebilen mesafeyi benzinli araçlardan daha uzun mesafelere çıkarabilmeli. Bu da elektrik pillerinin uzun süre yeterliliğini gündeme getiriyor. Depolanabilir pil teknolojisinde faaliyet gösteren çok sayıda şirkete ihtiyaç var. Aracın hem elektrikli hem de sürücüsüz olması, trafik ve yol kavramını ve ulaştırma altyapısını kökten değiştirecek yeni teknolojileri gündeme getiriyor. Ülkenin her yanının elektrik şarj istasyonlarıyla örülmesi başka bir gereklilik.
Tüm bunlar, birbiriyle rekabet ederken birbirini bütünleyen alt sektörlerin ve yüzlerce, binlerce yeni şirketin kurulacağı devasa bir ekosistemin oluşumunu zorunlu kılıyor. Dünyada elektrikli otomobil sektörü 2005’ten sonra yolda gözle görülür oldu. 2012 itibariyle yollarda yüzbinlerce elektrikli otomobil geziyordu. 2012 sonrasında işin içine sürücüsüz ve uçabilen otomobil projelerinin de girmesiyle oyunun yönü başka yere kaydı.
Şimdi, gündemde olan Endüstri 4.0 ise hem elektrikli hem sürücüsüz, hem de uçabilen otomobil sektörleriyle birlikte tüm ulaşım sektörünü ve tüm sanayiyi baştan aşağı yeni bir devrime götürecek. Halihazırda elektrikli otomobil üretiminde bir elin parmakları kadar firmaya sahip olan Türkiye’de, bu işe, devletle birlikte 5 büyük firmada da el attı. Bu ekosistem, Türkiye’nin en iyi beyinlerini istihdam edecek. Seçkin fizikçiler, yapay zeka ve robotik mühendisleri, optik mühendisler, analog tasarımcıları, yazılım geliştiricileri, donanım mühendisleri, anten tasarımcıları, radar uzmanları, mekatronikçiler ve daha adını pek çoğumuzun duymadığı iş kollarında yüzbinlerce çalışana ihtiyaç var. En önemlisi bu ekosistemi finansal olarak besleyecek, risk almayı seven seri girişimcilere, melek yatırımcılara, kurumsal yatırımcılara ve girişim sermayedarlarına ihtiyaç büyük. Zira, faiz gelirinden başka bir beklentisi olmayan bankacılık sektörüne bağımlı olacak bir ekosistemin kurulması, büyümesi ve Türkiye’ye çağ atlatması mümkün değil. Bir seferberlik başlatılmalı. Yerli ekosistemimiz, halen dünyanın dört bir tarafında devam eden yeni nesil otomobil ekosistemleriyle de yatırımlar, tersine beyin göçü ve teknoloji transferi anlamında sıkı bir iletişim halinde olmalı. Dünyadaki otomobil sektörünün geldiği ve ilerlemekte olduğu yön tamamen anlaşılamadan yapılacak her yatırım âtıl kalmaya mahkûm. ABD, İsrail, Kanada, Almanya, Fransa ve Çin’in teknoloji öncülük ettiği sürücüsüz ve elektrikli otomotiv sektöründe Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler de çok ciddi mesafeler kat etmiş durumda.
Ortaya konan vizyon büyük. Ülkemizde, bugüne kadar devletten herhangi bir yardım almadan kendi imkanlarıyla elektrikli otomobil üretimi gerçekleştirmiş yerli girişim şirketlerinin tecrübeleri görmezden gelinmemeli. Onlar yeni kurulacak ekosistemin içinde hak ettikleri yeri almalı. Bu önümüze çıkan son fırsat. Türkiye’yi 2023’e götürecek, oradan 2071’e hazırlayacak bu vizyonun temel taşları yerli otomobil projesiyle döşenebilir…
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Aralık 2017 sayısında….