Derin Ekonomi dergisinin proje aşamasında ‘Nasıl bir dergi olmalı?’sorusuna cevap ararken, dar ölçekli bir ekonomi dergisi olmaması, küresel ölçekte konularla ilgilenmesi, dünyayı Türkiye okuyucusuna taşımayı hedef alması, jeopolitik alanlara yoğunlaşması, Türkiye’nin bölgeye ve dünyaya açılımı paralelinde yayın yapması gibi noktalarında ilkeler belirlemiştik.
Çünkü yeni bir küresel güç haritası oluşuyordu. Türkiye bu yeni haritanın oluşturduğu boşluklarda mümkün olan en geniş manevra alanlarını kullanmaya çalışıyordu. Güçlü bir Türkiye iddiamız vardı ve böyle bir ülke, Soğuk Savaş döneminin dar koridorlarına sıkışmamalıydı.
Dünya adeta yeniden kuruluyor, ekonomi, teknoloji, finans Batı’dan Doğu’ya kayıyor, küresel iktidar alanı üzerinde çok büyük bir hesaplaşma yaşanıyor, ABD-Avrupa’nın dünya tasarımı zayıflıyor, yeni ekonomik ve siyasi başkentler oluşuyordu. Türkiye de bu yeni başkentlerden biri olmalıydı. Türkiye Cumhuriyeti, Selçuklu-Osmanlı siyasi genetiğinin devamıydı. Şimdi yeniden tarih dönüşü yaşanıyordu ve bu ülkemize yeni bir dönem, yeni bir tarih yürüyüşü, yeni bir yükseliş fırsatı sunuyordu. Artık Atlantik eksenine hapsolmuş, onların stratejik değer tanımlamalarıyla sınırlı bir ülke olmaktan çıkmalıydık. 21. yüzyıla dönük iddialarımız olmalıydı ve vardı. Biz bu iddiaları dile getirmeli, beslemeli, öne çıkarmalıydık.
Artık bir çevre ülkesi olmadığımız, olamayacağımız gibi siyasi düşüncelerimizi de merkezileştirmeliydik. ‘Türkiye ekseni’ gibi bir hayalimiz vardı. Coğrafyadaki savruluş bize yeni siyasi söylem, duruş, pozisyon alarak öne çıkma fırsatı sunuyordu. Türkiye artık merkez ülkeler alanına girmeliydi. Buna siyasi tarih ve genetik olarak imkanımız vardı. Bundan sonra bu yola koyulmalıydık.
Derin Ekonomi de, birçok yayınımız gibi, bu yolda kendine düşeni yapmalıydı. Hedefimiz, hesabımız buydu. Bu yüzden, aylık gündemimizi tartışırken, yayın politikamızı şekillendirirken, yazarlarımızı belirlerken bunlara dikkat ettik. Türkiye dışından yazarları dergiye davet ettik. Gücümüz, imkanlarımız el verdiği ölçüde, bu yazarların farklı coğrafyalardan olmasını önemsedik.
Genç bir dergiyiz. Üç yılı tamamlamak üzereyiz. Bu hedeflerin büyük çoğunluğunu başardığımızı düşünüyorum. Derin Ekonomi içeriğiyle, görsel estetiğiyle, ağırbaşlılığıyla, ciddiyetiyle bu kadar kısa zaman içinde kendi kimliğini, duruşunu, çizgisini üretebilmeyi başarmıştır.
‘Türkiye’nin ilk uluslararası ekonomi politik dergisi’ bundan sonra çok daha güçlü, ilkeli, derinlikli bir yayın organı olacak. Hedefimiz ve hesabımız budur. Bu yönde, kuruluş çalışmalarında aramızda olan, bugün dergiyi birlikte omuzladığımız çalışma arkadaşlarıma, yazarlarımıza ve yayın kurulu üyelerimize özellikle teşekkür ediyorum.
Zor, yoğun, dünya genelinde sarsıcı gelişmelere tanık olduğumuz bir 2017 yaşadık. 2018’nin özellikle bölgesel ve küresel ölçekte yeni ve belki de daha sarsıcı gelişmelere sahne olacağını tahmin ediyorum. Ama ülkemiz, Türkiye’miz, 2018’i daha da büyüyerek, güçlenerek, etkinlik alanını genişleterek geçirecek. Böyle görüyor, böyle inanıyorum.
Hepiniz için sağlık, huzur ve dayanışma içinde bir yıl diliyorum.