ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’deki Amerikan büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımak üzere yaptığı cüretkâr ve delice bir tercihten dolayı 2017 yılı Filistin meselesinin yeniden gündeme gelmesiyle sona erdi. DEAŞ terörüne karşı mücadele bu meseleyi yıllardır gölgelemiş olsa da, ne yazık ki, şimdi birisi onu yeniden ısıtıp gündeme getirmeye karar verdi. Nitekim Rusya da Batı Kudüs’ün İsrail’in başkenti ve Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin (veya Filistin yönetiminin) başkenti olması fikrini destekleyerek adeta aynı şeyi yapıyordu. Fiili durumda bir Filistin devletine zaten yer olmadığı gibi, İsrail’in yerleşim yerleri yüzünden toprak bütünlüğü, gerçek anlamda bağımsız otoriteler ve İsrail hükümeti ile Filistin yönetimi arasında bir güven de yok. Mesele uluslararası toplum nezdinde de cazibesini yitirmiş görünüyor.
Bu, petrolün stratejik rolünün zayıflamasıyla birlikte Ortadoğu’nun cazibesini kaybetmekte olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla, cüretkâr hamleler bile siyasi açıdan makul hale geliyor. Aslında Irak’ta ve Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadelenin sona ermiş olması Suudi Arabistan’ın kaybederken İran’ın kazandığını gösterdi. Öte yandan, Beyaz Saray, İran’ı kara listeye alarak Suudi Arabistan’ın bölgedeki zayıf konumunu güçlendirirken, İsrail de Lübnan’la ilgili ortak çıkarları için Suudi Arabistan ile yeni bir eksen inşa etme şansının farkına vardı. Ancak bütün bu sonuçların ABD’nin stratejisinden kaynaklandığını söylemek zor.
Öte yandan, alternatif enerji kaynakları büyük sanayilerin gündemine girmiş olup, güneş, hidroelektrik ve hidrojen enerjisi ve yeşil enerji teknolojileri Elon Musk gibi vizyon sahibi kişilerin de sayesinde yeni nesil enerji türleri haline geldi.
Devamı Derin Ekonomi Ocak 2018 sayısında …