Dünyamız, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle esen iyimser havanın epey uzağında. Küresel siyasette peş peşe meydana gelen akıl ve vicdan dışı olaylar, geleceğe dair umutları da eritiyor. Güncel Amerikan siyasetinin yaydığı aşırılık ve pervasızlık virüsü, diğer devletleri de zehirliyor. Sadece Ekim ayında meydana gelen iki vahim hadise, Cemal Kaşıkçı ve Meng Hongwei vakaları, uluslararası sistemin giderek bir orman düzenine evrildiğini gözler önüne sermiş durumda.
Sernur Yassıkaya
Lübnan asıllı yazar Amin Maalouf’un, 2009 yılında kaleme aldığı, ‘Çivisi Çıkmış Dünya’ adlı deneme kitabı, “Pusulasız bir halde girdik yeni yüzyıla” cümlesiyle başlar. Geçen yıllar Maalouf’un bu tespitini doğrulamakla kalmadı, dünyanın ‘başı kopmuş bir tavuk’ gibi savrulduğu bir noktaya geldiğimizi de gösterdi. Kitabın üzerinden geçen 9 yıllık süreçte, insanlığa dair olumlu bir söz söylemek eskisinden daha güç. Soğuk Savaş’ın bitimi ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla kurulan liberal hayallerin de dünyamıza ilaç olmayacağı iyiden iyiye anlaşılmış durumda. Demokrasiyle yönetilen devletlerin çoğaldığı, serbest piyasa ekonomisin egemen olduğu, sınırların kalktığı, refah ve özgürlüklerin çoğaldığı bir dünya umudu, iyiden iyiye, ‘hiç olmazsa elimizdekini koruyalım’ motivasyonuyla duvarların yükseltildiği bir noktada son buldu. Eğer ufak tefek birkaç umut kırıntısı vardıysa, onların tabutuna da son çiviyi ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurulunda yaptığı “Küreselleşmeyi reddediyoruz, vatanseverliği savunuyoruz” merkezli konuşmasıyla çaktı. Trump’ın Eylül ayında yaptığı konuşma, liberal hegemonya ve müdahalecilik hayallerinin son bulduğu ama ondan daha karanlık bir döneme girdiğimizin de sanki işaret fişeği oldu.
DEHŞET AYI
Ekim ayında, tüm dünyayı şok eden ve ardı ardına meydana gelen iki gelişme de sanki bu karanlık dönemde olabileceklere dair bir fragman verdi bize. Bunlardan birincisi 2 Ekim tarihinde uluslararası üne sahip, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda vahşice işlenmiş bir infaza kurban gitmesiydi. Ekim ayı içerisinde ortaya çıkan ifşaatlar, Cemal Kaşıkçı’nın dünyanın en büyük kentlerinden birinde ve tüm dünyanın gözü önünde cinayete kurban gittiğini hiçbir soruya yer bırakmadan gösteriyordu.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Kasım 2018 sayısında…