ABD’de Kongre ara seçimleri hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin zaferiyle sonuçlandı. Zira ABD Başkanı Donald Trump’ın liderlik ettiği Cumhuriyetçiler Senato’da ağırlığını korurken, Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğu Demokratlara kaptırdı. Demokratlar Temsilciler Meclisi lideri Nancy Pelosi’yi aday göstererek Demokratların ülkedeki hâkim eğilimle bağlantısı zayıf siyasi bir bataklıkta çırpındığını gözler önüne serdi. Bir süre önce Trump, Pelosi’yi tekrar aynı koltukta görmeyi umduğunu belirterek, bunun kendisinin ikinci dönem yeniden seçilmesini sağlayacağını ifade etmişti. Bu da Trump’ın Kongre’yi “dostane” bir şekilde yönettiğini gösteriyor. Yeni senatörlerden bazılarının Trump destekçisi olduğu Kongre, bütçe ve yüksek rütbeli atamalara karar veriyor. Trump, Demokratların yükselişini ifade etmek için kullanılan “Mavi Dalga” sloganına atıfta bulunarak, söz konusu dalganın yalnızca bir söylenti olduğunu belirtti. “Senato’daki çoğunluğumuzu güçlendirip Temsilciler Meclisi’ndeki beklentileri önemli ölçüde azaltarak tarihe meydan okuduk,” diyen Trump şöyle devam etti: “Şimdi hedef 2020 seçimleri […] Seçim sonuçları 1962 Başkan Kennedy’den beri bir ABD başkanının ilk ara seçimde partisi adına elde ettiği en büyük Senato zaferidir. Üstelik bunu Demokratların zengin bağışçılarının ve özel çıkar gruplarının neden olduğu büyük bir bağış dezavantajına ve düşmanca medya yayınlarına rağmen başardık!”
ABD’yi dışarıdan takip eden birinin onlarca medya kaynağını taramadığı ya da Amerikalılarla kaliteli bir irtibat ağına sahip olmadığı takdirde ABD Başkanı ve medya arasındaki savaşı ve bu yönetimin hedeflerini ve başarılarını anlaması hayli zor. Ancak bazen düzen yanlısı medya kuruluşları, kasti olmasa da, bazı kırılmalar göstermektedir. Örneğin Washington Post, “Trump’ın bir dürüstlük abidesi olduğunu, göreve geldiğinden beri iyisiyle kötüsüyle verdiği sözlerin hepsini yerine getirdiğini” kabul ederken, gazetenin serbest kürsü sayfası başkanın “yalanlarına” değiniyor. Dürüstlük, genellikle siyasetçilerden uzak olduğunu düşündüğümüz bir vasıf. Dolayısıyla, Trump’ın başarı listesine göz atmak ve uluslararası senaryonun ana hatlarını belirlemek daha doğru olacaktır. Trump seçim kampanyasında Afro-Amerikan seçmenlere seslenerek, “Kaybedecek neyiniz var?” Bir de beni deneyin” demişti. İş piyasasının çok iyi rakamlara ulaşmasıyla, “siyahi” Amerikalıların işsizlik oranı da şimdiye kadarki en düşük seviyelerde seyrediyor. Seçim kampanyasında Trump, 2000 yılından bu yana düşüş eğiliminde olan ve on yıl içinde işgücünün yaklaşık yüzde 30’unu kaybeden imalat sektörünü yeniden canlandırma sözü vermişti. Şimdi, mavi yakalı işler tekrar yükselişte. Öyle ki, Kasım 2016 ve Kasım 2017 arasında imalat sektöründeki çalışan sayısı toplam 189.000 kişi artmıştır. Dahası, kurumlar vergisinin indirilmesi de yabancı yatırımları ABD’ye çekecektir. Bu 1981, 2001 ve 2003 yıllarındaki vergi indirimleri gibi olmasa da yine de işe yarayacaktır.
Devamı Derin Ekonomi Aralık 2018 sayısında …