Bulunduğumuz noktadan baktığımızda 2019, bir yandan biten yılın ağır yükünü sırtında taşımaya devam ederken, diğer yandan epeydir konuşulan ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerin, belirgin bir görünürlükle hayatımızın bir parçasına dönüşeceği bir yıl olacak gibi görünüyor. Trump’ın başta Çin olmak üzere pek çok ülkeyle giriştiği ticaret savaşları devam edecek. Trump ve Şi Cinping’in G20 toplantısındaki görüşmesiyle ticaret savaşlarının sona erebileceği ümidine kapılan ekonomik çevreler, Huawei CFO’su Meng Wanzhou’nun Kanada’da tutuklanmasıyla yeniden karamsarlığa görüldüler.Dünya ekonomisi ticaret savaşlarının da etkisiyle genel olarak büyük bir durgunluğa girmişken, ABD ekonomisi 2018 yılında rekor büyümelere imza attı. Dünya bu haldeyken ABD’nin büyümeye devam edemeyeceği, 2019’un ilk yarısından sonra resesyona girebileceği, pek çok ciddi analist tarafından dile getirilmeye başlandı. Bu arada Fed’in faiz artıma konusunda frene basması, Amerikan ve dünya ekonomisi için yeni bir trendin başlangıcı olabilir.
Amerikan politikasındaki iç çekişmeler de, küresel siyasi tansiyonu ve ekonomik gidişatı güçlü bir şekilde etkilemeye devam edecek. Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde etmesi ve 2020’de başkanlık seçiminin yapılacak olması, Amerikan ekonomisinin parlak performansına ve yükselen Amerikan popülizminin sağladığı desteğe rağmen, Trump’ı iç politikada zorlayacak bir yılın habercisi olabilir.
Diğer yandan petrol fiyatları, birtakım politik müdahalelerin de etkisiyle, dalgalı ve esasen aşağı yönlü bir seyir izliyor. Bu dalgalanmalar devam ederken, yeşil enerji seçeneklerinin gittikçe ucuzlaması, enerjide altyapısal bir devriminin işareti olarak dikkatle izlenmeli. Yükselen göçmen karşıtı dalganın da etkisiyle Brexit referandumuna evet diyen Birleşik Krallık, ayrılma sürecinin tamama ermeye yaklaşmasıyla büyük bir belirsizlik ve hayal kırıklığı içinde. Brexit tartışmaları bir yandan May hükümetini sararken, diğer yandan İskoçya ve Kuzey İrlanda kendi başının çaresine bakmayı tartışıyor.
2018’de küresel çapta en çok konuşulan başlıklardan biri Kaşıkçı cinayetiydi. Cinayetin azmettiricisi olduğu pek çok delille ortada olan Suudi Prens Muhammed bin Selman’ın akıbeti, sadece ülkesinin geleceğini değil, bölge hatta dünya güç denklemlerini değiştirmeye aday.Dünyanın anlık bir politik fotoğrafı çekilse şu sıralar en çok dikkat çekecek gelişme siyasi popülizmin hızla tüm küreye yayılması olsa gerek. Göçmen ve İslam karşıtı reaksiyonla öncelikle Avrupa’da nüvelenen bu eğilim, Trump’ın başkan seçilmesiyle okyanus ötesine de taşınmış oldu. Batı cephesinde bunlar yaşanırken Hindistan gibi dev Asya ülkelerinde de benzer yönelimler dikkat çekiyor.
Yıllardır konuştuğumuz, bir zamanlar bilimkurgu masalları olarak görülen teknolojik gelişmeler, iş dünyasında ve sonuç olarak gündelik hayatımızda gittikçe daha çok görünürlük kazanıyor. Tedarik-üretim-dağım-satış sürecini baştanbaşa ve herkes için şeffaflaştıracak blockchain teknolojisi gittikçe daha çok endüstri ve şirket tarafından benimseniyor. Diğer tarafta elektrikli otomobillerin istisna olmaktan çıkıp kitleselleşmesi tek kelimeyle an meselesi. Hayatımızı tüm yönleriyle radikal bir şekilde dönüştürme potansiyeline sahip ve bu nedenle hemen herkesi az ya da çok tedirgin eden yapay zeka ise, yeni yıl ve sonrasında çeşitli yasal regülasyonlara konu olacak gibi görünüyor. Diğer yandan insanoğlu dahil tüm canlıları genetik olarak dönüştürme iddiasındaki biyoteknoloji, transhümanizm tartışmalarını -bu sefer sahiden- alevlenlendirecek çapta.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ocak 2019 sayısında…