Dünyaya bir moralsizlik hakim. Ekonomisi coşkuyla büyüyen ülke sayısı yok denilecek kadar az. On yılda bir yaşanan küresel bir krizlerin arifesinde gibiyiz. Büyüme tahminlerinin aşağı çekildiği bir süreçten geçiyoruz. Uluslararası ticaret aktivitesi yavaşlıyor. Ticaret savaşı nedeniyle yaşadığımız gerilimlere hergün yenileri ekleniyor.
Gelişen ekonomiler piyasa baskısıyla karşı karşıya. Artan borçlanma maliyetleri ve devam eden politik belirsizlikler bu baskının en belirgin iki unsuru olarak dikkat çekiyor. Kamu ve özel borç seviyelerinin yüksekliği risk algısının bozulmasına yol açıyor. Kimi ülkeler dış talepteki azalmadan kaynaklanan bir yavaşlama yaşıyor, kimi ülkeler de iç talepteki durgunluktan şikayetçi.
Ama hem Dünya Bankası hem de Uluslararası Para Fonu’nun açıkladığı son raporlara konu olan ülkelerin ortak beklentisi; gelecekte, ticarete ilişkin anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması olarak dikkat çekiyor. Küresel ekonominin hız kestiği bir ortamda büyümeye zarar verecek bariyerlere yenilerinin eklenmemesi temennisi var. Ancak; sembolik olarak ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşları gerilimi küresel ekonomik büyüme için temel risk unsuru olmaya devam edecek gibi duruyor.
Tablo üç aşağı beş yukarı bu. Gittikçe belirsiz hale gelen gidişatı raporlayan Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşlar, küresel ekonominin büyüme tahminlerini düşürdü. 2018 büyüme tahminini yüzde 3,1’den yüzde 3’e revize eden Dünya Bankası, 2019 beklentisini yüzde 3’ten yüzde 2,9’a ve 2020 beklentisini ise yüzde 2,9’dan yüzde 2,8’e çekti. IMF’nin tahminleri daha karamsar.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin, son 28 yılın en düşük büyümesini kaydetti geçen yıl. Çin’in geçmeye çalıştığı ABD ise 2018’i yüzde 3 civarında bir büyümeyle kapatmaya çalışıyor. Japonya ve Avrupa ülkelerindeki ekonomik aktivite neredeyse yerinde sayıyor. Hal böyle olunca Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye, Brezilya ve Arjantin gibi gelişmekte olan ekonomilerin dünya ortalamasının üzerinde büyümeleri, küresel gayrisafi milli hasılayı aşağı düşmekten kurtaramaz.
Devamı Derin Ekonomi Şubat 2019 sayısında …