Küresel ekonomi açısından umut verici bir şekilde başlayan 2018’de ABD, Batı Avrupa ve sanayileşmiş Asya oldukça güçlü ve senkronize bir büyüme yaşadı. Borsalar da bu istikrarlı büyümeyi yansıtacak şekilde yükseldi. Geniş tabanlı Standard and Poor’s 500 endeksi (S&P 500), Ekim 2018’e kadar geçen 10 aylık dönemde en tutarlı ve en güçlü seyirlerinden birini izleyerek, Eylül ayı sonlarında tarihi zirvesine ulaştı. Ancak Ekim ayından itibaren, hem küresel ekonominin hem de borsaların bir dizi şok geçirmesi ve risk ve volatilitenin şiddetli bir şekilde geri dönmesiyle 2018’in son çeyreği, ekonomik açıdan oldukça can sıkıcıydı. Peki işler neden birdenbire tersine döndü? Her şeyden önce, ABD hisse senetlerindeki yukarı yönlü eğilim zayıfladı. Dahası, kriz sonrası iyileşmenin üzerinden 10 yıl geçti ve parasal canlandırma eski gücünü kaybetti. ABD Başkanı Donald Trump’ın vergi indirimlerinin getirdiği mali canlandırma tatlı yedikten sonra gelen kısa süreli enerji hali gibi durum ortaya çıkardı. Bununla birlikte, küresel ekonominin seyrindeki dönüşün ekonomiden ziyade siyasetle ilgisi var. İngiltere’nin Brexit’i, Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı olayı, İtalya’nın AB ile olan bütçe sorunları, Rusya üzerindeki ABD yaptırımları ve İran’a yönelik yenilenen yaptırımlar gibi birçok ülkenin kendi kendine verdiği siyasi zararlar, küresel ekonomiyi önceki iki yılın istikrarlı Goldilocks durumundan uzaklaştırarak çalkantıya ve belirsizliğe itti. Hepsinin ötesinde, ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı küresel ekonomik riskteki ani artışın en büyük nedeni oldu.
Dünyanın fabrikası ve Asya’nın büyüme lokomotifi konumunda olan Çin’in ekonomisi şimdilerde tökezliyor. Zira, iç borçlanmada büyük bir artışla fonlanan büyüme, ülkeyi küresel ekonomik şoklara karşı oldukça kırılgan hale getirdi. ABD’nin Çin mallarının ithalatına gümrük vergisi getirmesi ve daha fazla kısıtlama tehdidi, Çin’in GSYİH’sındaki muhteşem büyümenin önüne geçti. Ancak Çin ekonomisinden ziyade, Çin merkezli küresel değer zincirine bağlı Asyalı ihracatçılarının geri kalanı gerçek kaybedenler oldu. Güney Kore, Singapur, Malezya ve hatta Japonya gibi Asya ülkeleri ise Çin ekonomisindeki yavaşlamadan en fazla zarar gören ülkeler oldu. Japonya’nın GSYİH’sı üçüncü çeyrekte yüzde 2,5 düşüş kaydederek, beklentilerin iki kat altında gerçekleşti. Hepsinden öte, Trump’ın ticaret savaşı Asya’ya ciddi dolaylı zararlar verdi. Çin ve Asya 2019’da tökezlerse, küresel büyümeye dair iyi beklentiler söz konusu olamaz.
Devamı Derin Ekonomi Şubat 2019 sayısında…