Nesnelerin interneti, 5G teknolojisi gibi daha birçok kavram, hızlı gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza girmiş durumda. Ancak dijital devrimde her şey tozpembe değil. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin yayımladığı rapor, fakir ve zengin ülkeler arasındaki ‘dijital uçurumun’ gittikçe derinleştiğini gösteriyor. Öte yandan dünyada teknolojiyle birlikte artan hıza karşı ‘Yavaşlık Hareketi’ de yükselen bir trend haline geldi.
Ezgi Çay
İnternet, belki de elektrikten beri insan hayatına en kökten etki eden buluş. Onu kullanmak insanın hem bireysel hem de toplumsal olarak hayatını yaşama biçimini yeniden şekillendiriyor. İnternet ne kadar toplum yaşamının vazgeçilmez bir öğesi olarak görülmeye başlansa da, dünyanın aslında yalnızca yüzde 45’i internet kullanıyor. Üstelik bu yüzde 45’i homojen olarak dağılmış da değil. İnternet ve teknolojiye erişimde ekonomik faktörler, toplumsal cinsiyet devreye giriyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), sayısal uçurumu kapatma, yetenekleri geliştirme ve veri erişimini geliştirme çağrısında bulundu. OECD, hükümetlerin dijitalleşmeye daha fazla çaba gösterilmesi halinde, ekonomiler ve toplumlara faydalı olacağına işaret etti. OECD’nin Dijitalleşme Zirvesi’nde internet kullanıcılarının giderek arttığını ancak bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) alanında çalışan ve kimi ülkelerde internet erişimi olan kadın sayısının erkeklere göre geride kaldığı belirtildi. Internet World Stats 2019 verilerine göre Kuzey Amerika’nın yüzde 94’ü, Avrupa’nın yüzde 81’i internet kullanıyor. Bu oran Asya’da yüzde 50, Afrika’da ise yalnızca yüzde 35 oranında seyrediyor. Cep telefonu, bilgisayar, internet bireyleri gittikçe yalnızlaştırıyor. Teknolojik gelişmelerin hızıyla yaşamsal ihtiyaçlar artık bir tık ötede. Tıkla, istediğin bilgiye anında ulaş, beğendiğin ayakkabıyı al, faturaları anında öde .“Teknoloji” gün geçtikçe artan bir “sorun” haline geldi. Uzmanlara göre aşırı internet-bilgisayar kullanımı bireyi bağımlı hale getiriyor. Teknoloji hastası olan çocuklar sosyalleşemediği gibi ailesinden bile uzaklaşıyor. Bir odaya kapanıp, bir ekrana odaklanan ve saatlerce ekran başında oturan gençler sanal arkadaşlarla yetiniyor.
TEKNOLOJİ GERÇEKTEN DÖRT DÖRTLÜK MÜ?
Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımızı artık neredeyse teknolojik cihazlar üzerinden yürütüyoruz. Teknolojinin günlük hayatımızın bu kadar içinde olması hayatımızı ciddi anlamda kolaylaştırıyor ve her an her şeye ulaşabilmemize imkan tanıyor. Peki, bu yönleriyle baktığımızda tozpembe bir hayal dünyası gibi görünen teknoloji, gerçekten her şeyiyle dört dörtlük mü? Hayatlarımızı kolaylaştıran teknoloji, kişiliğimizi olumsuz etkiliyor. Yankı odası etkisi olarak belirtilen etkide, sosyal ağlardaki kullanıcılar kendi profillerinde sadece kendi görüşlerine yer veriyor ve olmak istediği kişi gibi davranıyor. Bu nedenle kullanıcılar neredeyse tamamen karşıt görüşleri hayatından çıkarıyor ve kendilerini belli görüşlerle sınırlı bırakıyor. Öte yandan Facebook gibi sosyal ağlar, algoritmalarını kullanıcıların ilgilendiklerine yönelik gönderileri zaman tünelinde göstererek bu etkinin oluşmasını destekliyor.
SIRADA DAHA HIZLI BİR DEVRİM VAR
1970’den itibaren bilgisayar teknolojisinde, telekomünikasyon, robotik, lazer, fiberoptik ve biyogenetikte çok hızlı gelişmeler, internetin yaygınlaşması, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması, otomasyonun birçok alanda kullanılması üçüncü sanayi devrimi olarak kabul edildi. Artık dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0 için geri sayım başlandı. Bu devrimin en önemli belirleyicileri yapay zeka, robotik ve kuantum bilgisayarları olacak. Bilgisayar teknolojisinin çok hızlı ilerlemesi, yazılımların gelişmesi, otomasyonun ve robot teknolojisinin hemen her alana girmesi çalışma yöntemlerini ve koşullarını zaten çok değiştirmiş durumda. Günümüzde tırnak genişliğindeki bir USB kartına gigabyte boyutunda veri yükleniyor. Transistörler nano ölçülere kadar küçüldü. Klasik bilgisayarların gelişmesi fiziksel sınırına dayandı. Yapay zeka ve robotların yaygın kullanımı birçok mesleği gereksiz hale getirecek. Dünya çapında yüz milyonlarca insan işini kaybedecek. Etkilenmeyecek hiçbir alansa kalmayacak. Otomasyon kol emeğine olan ihtiyacı azaltırken kafa emeği de birçok konuda işlevini yapay zekaya devredecek. Bilişimde tekeller oluşturan ve insanlığın ortak bilgisini büyük ölçüde özelleştiren dev yüksek teknoloji şirketleri nasıl çalışacağımızı, nasıl üreteceğimizi, neler tüketeceğimizi, nasıl yaşayacağımızı, nasıl düşüneceğimizi nelerden hoşlanacağımızı büyük ölçüde belirler duruma geldi.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs 2019 sayısında…