Dünya nüfusu hızla artıyor. Buna paralel olarak da şehirli nüfus da artıyor ve çok kalabalık metropoller karşımıza çıkıyor.
Nüfus artışı metropollerde planlanandan çok daha hızlı bir şekilde arttığından kamu hizmetleri yetersiz kalmakta; yerleşiklerin sağlığına zarar veren, mutsuz eden, kirli ve çarpık şehirler ortaya çıkmaktadır. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülke metropollerin yaşamsal ve yapısal farklılıkları var. Gelişmiş ülke metropolleri daha planlı ve yerleşikler arasındaki gelir uçurumları daha az, gelişen ülke metropolleri ise daha çarpık, sağlıksız, yaygın gettoları olan ve gelir grupları arasındaki farkın çok yüksek olduğu şehirler.
Halen iş olanakları, gelişmiş yaşam koşulları, çok kültürlü çevre ve dinamik yaşam gibi nedenlerle şehirlerimizin önemli ölçüde göç almaya devam ettiğini (nüfusun arttığını) düşünürsek, şehirleri geleceğe hazırlamak için bugünden sağlıklı plan yapmanın zorunluluğu daha iyi anlaşılır.
***
Ülkemizdeki büyük şehirlere baktığımızda ciddi bir çarpık yapılaşmayı (insandan çok otomobiller için planlanmış şehirler) görmek mümkün. Mesela İstanbul’da (çok sayıda tarihi yapılara sahip şehirlerimizde benzer yapı var) özellikle tarihi doku gökdelenlerin, çirkin yapıların arasında adeta gizlenmeye çalışılmaktadır.
TRAFİK SORUNU HAT SAFHADA
Gürültü kirliliği, çevreye yayılan zehirli gazlar (trafik sıkışıklığı küresel çapta karbon kirliliğinin yüzde 70’ini oluşturuyor), insanların zaman kaybı, araçların yakıt maliyeti, ulaşım için özel araçlara ödenen bedeller, yol, köprü, park alanı gibi altyapı ihtiyacı v.s. ciddi maliyetler yüklemektedir. Farklı bir uygulama olarak Londra, Singapur ve Stockholm’de uzun süredir kalabalık saatlerde sürüşü engellemek için trafik sıkışıklığı fiyatlandırması yapılmaktadır.
Devamı Z Raporu Temmuz 2019 sayısında…