ABD’nin azalan gücünün hikâyesi

Son başkanlık seçimlerinde yapılan hile ve ekonomik lobilerin desteklediği tercihler karşısında siyasi kurumları geçersiz kılma yönündeki sürekli çaba, süper bir güç, demokrasinin yol göstericisi ve yaşam tarzının trend belirleyicisi olan ABD’nin gerilemekte olduğunu teyit etti. Bunun bir örneği, aralarında Utah’ın da bulunduğu 23 eyalette maske takma zorunluluğu kaldırılırken, şirketlerin kendi işyerlerinde zorunluluğu devam ettirme yönünde karar alması oldu. Nitekim vatandaşların Walmart ve diğer alışveriş merkezlerinde maske takmaları gerekiyor. Bu tutum şirketlerin halkı yönetme konusunda eyalet yönetimlerine meydan okumak istediği anlamını taşıyor. İşte 21’inci yüzyılın stratejik dönüm noktası budur. Peki işe yarayacak mı? Trumpizm hala yaygın olduğu için bu soruya olumlu bir cevap vermek zor. O halde, Büyük Sıfırlama’ya giden resmî “yeni normal” anlatısının öngörüldüğü şekilde gitmediğini söyleyebiliriz.

Aslında bu bir felaket. Nitekim küresel oligarklara göre, anlatılar, “eyaletlerin artan maddi imkânlarını mevcut uluslararası düzenin dayattığı kısıtlamalarla uzlaştırmalarına” imkân tanırken, aynı zamanda — tıpkı yavaşlamak isteyen bir sürücünün frene basması gibi — eyaletlerin sömürgelere, kitle imha silahlarına vb. sahip olma gibi büyük güç statüsüne ilişkin hâkim kavramlarla mücadele etmelerine de yardımcı oldu. En sonunda, yükselen eyaletler hem yerel hem de uluslararası kitlelere küresel düzene katılımlarının artmakta olduğunu açıklamaya muvaffak oldular. Karmaşık toplumlarda, yumuşak güç ve anlatılar kitlelerin kontrolü ve toplumsal barışın tesisinde kullanışlı araçlar olsa da, eski kimlikleri ortadan kaldırmak isteyen yeni düzenin “Gezegeni Kurtarın” (Save the Earth) akımı, “yeşil”i öne çıkaran yaklaşımlar ve Greta Thunberg’in sloganlarının dışında yeni dostça anlatıları yok. Kısacası, küresel kalkınma modelinde keskin bir dönüşü tetikleyecek hiçbir şey yok.

Devamı Z Raporu Mayıs 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...