Tedarik zincirinde şok kırılma

KOVİD-19 SALGINIYLA KÜRESEL TİCARETİN CİDDİ ÖLÇÜDE AKSAMASININ ARDINDAN EKONOMİK TOPARLANMANIN BAŞLAMASIYLA YENİ SORUNLAR ORTAYA ÇIKTI. EKONOMİLERİN CANLANMASI İLE BİRLİKTE ARTAN TALEP KARŞISINDA ÖZELLİKLE ASYA ÜLKELERİ ODAKLI ÜRETİM VE TEDARİK ZİNCİRLERİNDE KESİNTİLER YAŞANMAYA BAŞLADI. KISITLAMALAR GEVŞETİLDİKÇE TALEP HIZLANDI, ANCAK ARZ ARTAN TALEBE AYNI HIZLA YANIT VEREMEDİ. YAŞANAN ARZ-TALEP DENGESİZLİĞİ ÜRETİM MALİYETLERİNİN TÜM ANA KALEMLERİNDE ARTIŞA YOL AÇTI. VE DÜNYA ARTAN ÜRETİM MALİYETLERİNİN YOL AÇTIĞI YENİ ŞOK DALGASIYLA KARŞI KARŞIYA…

KADRİYE N. TUNÇSİPER / MEHMET ALİ DOĞAN

TALEP PATLAMASI

Yeni varyantlarla pandemi tüm dünyada gücünü korurken, ekonomilerde toparlanma eğilimi sürüyor. Normalleşme süreciyle tüm dünyada ekonomik aktivite yeniden hızlandı. Ertelenmiş talebin de devreye girmesiyle küresel ölçekte talep adeta patlama yaşadı. Salgınla mücadelenin en yoğun olduğu günlerde yaşanan kapanma süreçleri tarihte eşine az rastlanan hem arz hem de talep kaynaklı ikiz krize yol açmıştı. Salgın nedeniyle temel ihtiyaç ürünleri dışında tüm alanlarda talebin neredeyse durma noktasına gelmesi, öte yandan salgınla mücadele için kapanan üretim hatları bir yandan da arz krizini ortaya çıkardı. Salgının henüz sonlanmamış olmasına rağmen girilen normalleşme süreci ise talebi yeniden canlandırdı. Öte yandan ertelenmiş taleplerin de devreye girmesiyle tüm dünyada adeta talep patlaması yaşanıyor. Artan talebin arzın karşılayıp karşılayamayacağına yönelik tedirginlik ise her alanda yaşanan sorunun temel kaynağını oluşturuyor.

ENERJİ KRİZİ

Arz-talep dengesizliğinin kendini en sert gösterdiği alanların başında enerji geliyor. Normalleşme süreciyle birlikte artan talebi arzın karşılayamayacağına yönelik tedirginlik enerji fiyatlarının artmasındaki en önemli neden olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar yeni varyantlar ortaya çıksa da aşılanma ve normalleşme süreci ekonomik aktiviteyi hızlandırdı, daha da hızlanacağına yönelik beklentiyi de güçlendirdi. Bu beklenti başta petrol fiyatları olmak üzere enerji fiyatlarını artırmaya devam ediyor. Pandeminin en sert yaşandığı dönemde 30 doların altına gerileyen brent petrol şu günlerde 85 doların da üzerine tırmandı. OPEC ülkeleri ise artan talebe karşı sessiz. Üzerinde karar kıldıkları üretim miktarları fiyatlardaki artışları durdurma noktasında yetersiz. OPEC ülkeleri kapalı kalınan sürelerin gelirlerini mi telafi etme derdinde bilinmez ama gerçek şu ki artan fiyatlardan dolayı rahatsız değiller.

Ekonomilerin büyümeye devam etmesiyle enerji ihtiyacının daha fazla artacağını belirten Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Yunus Furuncu, arzın talebi karşılamasının zaman alacağını vurguluyor. Furuncu, özellikle de kış aylarında rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji santrallerinde verimliliğin düşmesiyle kesintilerin yaşanabileceğine dikkat çekiyor ve enerji fiyatlarının rekor kırabileceğini söylüyor.

YEO Yönetim Kurulu Başkanı Tolunay Yıldız, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’de enerji fiyatlarındaki artışın firmalar açısından maliyet baskısını artıran bir unsur olduğuna değiniyor. Kısa dönemde firmalar açısından bu maliyet baskısından kurtulmanın çok mümkün olmadığını belirten Yıldız, orta ve uzun vadede yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru yönelişin, bu alandaki risklerin azalmasını sağlayabileceğini kaydediyor. Yıldız, Yeşil Mutabakat çerçevesinde Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve dijital dönüşüm için 1 trilyon dolar düzeyinde bir kaynak ayıracağına dikkat çekiyor. Türkiye’nin de gelecek 10 yıl içerisinde enerji alanında gelişim ve dönüşüm için en az 120 milyar dolar harcaması bekleniyor.

HAMMADDE SIKINTISI

Tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar, arz-talep dengesizliği, arzın talebi karşılamayacağına yönelik tedirginlik ve bu tedirginlikle tüm dünyada başlayan stoklama yarışı küresel çapta hammadde krizinin de kapısını araladı. Başta Çin olmak üzere sanayi üretiminde başı çeken ülkeler uzun bir süredir hammadde stoklama eğiliminde. Bu eğilim hammadde fiyatlarında sert yükselişlere yol açmaya devam ediyor. Plastikten mobilyaya, kimyadan otomotive kadar sanayinin her alanında yaşanan hammadde sıkıntısı derinleşti. Çin stoklamanın yanında kritik hammaddelere ihracat yasağı da getiriyor. Çin’in temel prensibi içerideki talebi karşılamadan ihraç etmemek. Ancak bu temel prensip dünyada metal dengelerini de alt üst ediyor.

Plastik sektöründe hammadde olarak kullanılan polivinil klorid (PVC) ton fiyatı 2020 yılının mayıs ayında 700 dolar bandındayken şu anda 2.800 dolara kadar yükseldi. Alçak yoğunluk polietilenin (AYPE) ton fiyatı geçen yıl Mayıs ayında 900 dolarken şu anda 1.950 dolara kadar yükseldi. Çelik sektöründe hammadde olarak kullanılan hurdanın ton fiyatı eylül ayında yüzde 46 yükseldi 434 dolara ulaştı.

Hammadde fiyatlarındaki artıştan en çok etkilenen sektörlerin başında otomobil sektörü geliyor. Zira otomobillerin elektronik donanımı için yarı iletkenlere yönelik yapısal olarak artan ihtiyaç küçük ev ve ofis malzemelerinin üretiminde de artan taleple birleşti.

İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Alçın, geçici durgunluğun fiyatlar üzerinde geri çekilme oluşturmadığın söylüyor. Arz şoku ile fiyatlarda ani artışlar oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Alçin, bunun sonucunda da maliyetlerde büyük ölçüde artışlar olduğuna dikkat çekiyor. Keza, üretim için büyük enerji girdisine ihtiyaç duyan emtialar arasında olan alüminyum fiyatı ton başına 3 bin doları aşarken, ortalamada emtia fiyatları yılın başından beri yüzde 41 değer kazandı. Fiyat konusunda öne çıkan diğer iki emtia ise kömür ve demir cevheri oldu.

Devamı Z Raporu Dergisi Kasım 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...