Dünyanın, bir ürünün tüketicilerin kullanımına kadar geçen tüm aşamalarında kullanılan ‘su miktarı’nı acilen düşürmesi gerekiyor. Tüketim miktarını temel alan su ayak izi miktarının düşürülmesi, su kaynaklarının yönetimi kadar ekonomi için de büyük öneme sahip. Bu nedenle gün geçtikçe daha fazla şirket su ayak izini belirlemeye başladı.
Kadriye N. Teker
Farkında olmasak da çevremizde gördüğümüz her şey, yoğun su kullanımı gerektiren bir üretim süreci ile ortaya çıkıyor. Örneğin elimize geçen yarım litrelik bir pet suyun ekonomimize maliyeti aslında 5,5 litre su. Bunun 5 litresi pet şişenin üretiminde kullanılan miktar. Bir litre süt üretiminin tüm aşamaları sonucunda bir tondan fazla su kullanılıyor. Sadece bu çarpıcı rakamlar bile üretimde kullanılan devasa su miktarını göstermesi açısından önemli. Sudaki ayak izi de her türlü mal ve hizmetin üretiminden tüketiciye ulaşmasına kadar kullanılan toplam su miktarını ifade eden bir maliyet. Dünyanın geleceği ve su sıkıntısı yaşamamak için sudaki ayak izimiz bize birçok şey söylüyor.
Su ayak izi ilk defa 2002’de Twente Üniversitesi Su Ayak İzi Ağı (Water Footprint Network) tarafından ortaya atılan bir kavram ve o günden bu yana bir hayli ilerleme kaydedildi. Sudaki ayak izimiz sadece kullanılan su hacmini değil, kullanılan suyun türü, zamanı ve mekânını da ölçüyor. Bu konuda uzmanlar dünyada gerçek anlamda büyük ilgi ve bilinçlenmenin başladığını, Avrupa ve Amerika’da bu bilinçlenme sayesinde, büyük ölçekli şirketlerin ve hükümetlerin de bu konuda adım atmasına ve su kaynaklarını korumak için önleyici çalışmalara başladıklarını vurguluyor.
Devamı Derin Ekonomi Kasım 2016 sayısında….