Sernur Yassıkaya
NBA ve Premier League’de imzalanan milyarlarca dolar değerindeki TV yayın hakları anlaşmaları, halihazırda güçlü olan bu liglerin üstünlüğünü perçinlerken, Kıta Avrupası’nın konumunu daha
da zayıflatacak nitelikte
Her ne kadar internetin yükselişi ile TV’nin tahtı sallanmaya başladığı iddia edilse de, mevcut trendin pek de öyle olmadığı yapılan araştırmalar tarafından kanıtlanıyor. Televizyon’un internete entegre olması ile, günümüzde insanlar vaktini daha çok TV seyrederek geçirme imkanına sahip oldu. Evde, işte, seyahat ederken, yürürken, parkta bir bankta otururken dahi gelişen teknoloji sayesinde TV izleme imkanına kavuşmuş durumdayız. TV kanallarının internet siteleri, akıllı telefon uygulamaları, üçüncü taraflar ile anlaşmaları sayesinde, günün her anı televizyon ile başbaşa olma imkanına sahibiz. Ayrıca yapılan araştırmalara göre 2021 yılında 1,68 milyar hanede televizyon bulunacak. Bu oran 2010 yılında 1,45 milyar idi. Bunda dünyanın özellikle güneyinde gelişen ekonomilerin varlığının etkin olduğu açık. Televizyonun bu kadar yaygınlaşması ve etki alanını artırmasının sonuçlarından biri spor yayınlarının, özellikle futbol ve basketbol gibi branşların yayın haklarına ödenen rakamlardaki artış oldu. Ülkemiz de olduğu gibi dünyanın pek çok farklı ülkesinde kurulan dijita yayın platformaları, yayın hakları için ayırdıkları bütçeler ile spor yayıncılığını ve kulüplerin gelirlerini başka bir seviyeye taşıdı. Bu platformlar, ulusal ligleri, küresel pazara da açarak gelir beklentisini birkaç kat daha artırdı. Pazarlama ilminin yeni bir boyutunu oluşturan bu gelişmeler, sporun ekonomi boyutunu her zamankinden daha fazla öne çıkması sonucunu doğurdu.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ağustos 2016 sayısında…