Dünya ekonomisinin iki büyük oyuncusu ABD ve Çin, küresel ticaretin kodlarını kendi kurallarına göre yeniden yazıyor. ABD, Trans Atlantik Ticaret Anlaşmasıyla (TTIP) Avrupa’yı safına katarak Rusya’yı çevreledi. Yine Asya ve Latin Amerika’nın 11 büyük ülkesini yanına çekerek Trans Pasifik Ticaret Birliğini (TPP) kurdu. Çin’i kuşattı. Öte yandan Çin, İpekyolu projesini ve Asya Pasifik’teki 15 ülkeyi içine alan RCEP serbest ticaret birliğinde başı çekerek ABD’ye meydan okuyor. Wikileaks ise TPP ve TTIP anlaşmalarının gizli maddelerini sızdıracaklara 100 bin dolar ödül vadediyor. Peki, global ekonomik oyun sahası yeniden şekillenirken Türkiye’yi hangi riskler ve fırsatlar bekliyor? ABD, Türkiye’nin TTIP’ye katılım ısrarına olumlu cevap verecek mi? Son dönemde Çin’den Türkiye’ye gelen bankacılık yatırımları ne anlama geliyor?
Yakup Kocaman
Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa eksenli Batı bloku, dünya ekonomi-jeopolitiğine yeni bir tasarım giydiriyor. Bu tasarımın şifreleri yeni nesil küresel ticaret anlaşmalarında saklı. Henüz hazırlık süreci devam eden iki gizemli dev ticaret anlaşması 10 yıl içinde yürürlüğe girecek. Böylece Batı bloku, dünya milli gelirinin yüzde 60’ını, küresel ticaret hacminin de yüzde 48’ini kontrolü altına almış olacak. ABD ve Avrupa öncülüğünde kurgulanan bu iki ticari anlaşmanın, aslında ticaretin çok ötesinde, ülkelerin sosyal ve siyasal alanlarını da kontrol etmek amacını taşıdığına dair dünya çapında yaygın bir kanaat hakim. Berlin gibi şehirlerde toplanan 100 biner kişilik gruplar şimdiden bu anlaşmaları protesto etmeye başladı. ABD güdümündeki yeni ticari birliğe 40 ülkedeki 1,3 milyar vatandaşın internet ortamındaki veya kamu kuruluşlarındaki tüm özel bilgilerinin tek merkezde toplanacağı iddia ediliyor. Öyle ki, geçmişte bir ABD askerinin sızdırdığı resmi belgeleri internette yayınlamasıyla bilinen Wikileaks, şimdilerde bu iki anlaşmanın gizli maddeleri hakkında bilgi sızdıracak kişilere 100 bin dolar ödül vermeyi vaat ediyor.
TTIP’DE BİZE YER YOK!
ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ve AB (Avrupa Birliği) arasında temelleri atılan Trans Atlantik Ticaret Anlaşması’nda ( TTIP ) Avrupa Birliği kapısında bekletilen Türkiye, ABD-AB ekonomik entegrasyonunda da fiilen saf dışı bırakılmış durumda. Avrupa’nın sanayi ürettim üssü olmasına rağmen Türkiye için önerilen en iyi şey, Gümrük Birliği’nin güncellenmesiyle yetinmemiz. Türkiye’yle AB arasında 20. yılını dolduran Gümrük Birliği Anlaşması, ticaret ve hizmet sektörlerini kapsamayıp sadece sanayi ürünlerinin serbest dolaşımına izin verdiği için Türkiye’nin dışa doğru büyüme arzularına ket vuruyor. Yani, ABD-AB ekseninde kurulan yeni ekonomik oyunda zarar görmemek için Türkiye’nin çetin bir mücadele vermesi gerekiyor.
Hızlı büyüyen ekonomisi, yüksek girişimci gücüyle Avrupa’ya her yıl 60 milyar dolar ihracat yapan Türkiye, ABD-AB tarafından kurgulanan yeni ticari birlikten uzak tutuluyor. Bir dönem dile getirilen Avrasya Ekonomik Birliği seçeneği Rusya’nın saldırgan tutumu nedeniyle Türkiye için artık uzun süre mümkün değil. Dünyanın fabrikası Çin’in, kendi ürünlerinin pazarlarını korumak ve ticaret yollarını güvenli hale getirmek üzere geliştirdiği Demir ve Deniz İpekyolu projeleri ise Türkiye için göreceli de olsa yeni fırsat pencereleri açabilir. Zira, Asya’dan Avrupa’ya uzanan İpekyolu’nda yer alan 21 ülkede 50 milyar dolarlık yatırım harcaması kararı alan Çin için, projedeki en kritik iki güzergâhtan biri Türkiye’den diğeriyse Kazakistan-Rusya hatlarından geçiyor.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs Sayısında…