Her şeyin satın alındığı ve satıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Tabii ki henüz, paranın satın alamayacağı şeyler hala var ama her geçen gün “o şeylerin” sayısı azalıyor. Peki bunun için endişelenmeli miyiz? Kararı siz verin!
İlter Utku
Hiç kimse kuyrukta beklemekten hoşlanmaz. Bazen kuyrukta beklememek için verilen küçük bir bahşiş hayatınızı kolaylaştıran bir eylemdir. Kalabalık bir gecede pahalı bir restoranın şef garsonuna vereceğiniz yüklü bir bahşiş, sizin kuyrukta uzun bekleme süresini azaltan ve manzarası güzel bir masa “ayarlama”yı garanti hale getiren bir unsurdur. Bu tip örnekler, genellikle de toplum tarafından garip karşılanmaz. Fakat son yıllarda kuyrukta beklemeden ön sıralara geçme hakkı satışı, gizli ve kapaklı bir eylem olmaktan çıkıp sistematik bir hale dönüştü. Yurtdışında “Fast Track” adı altında, havalimanları pasaport ve gümrük kontrollerinde, şehirlerdeki müze, vb. kuyrukla giriş yapılan yerlerde gayet de yaygın kullanılan bir uygulama var. İngiliz havayolu şirketi British Airways daha çok para ödeyen yolcuların pasaport ve göçmen kontrolü kuyruklarında beklememesine imkan veren bu hizmeti “hızlı geçiş” olarak adlandırmış.
New York’a turist olarak gittiniz ve farklı bir deneyim yaşamak istiyorsunuz. Size tavsiye edeceğim yerlerin başında Empire State Binası gelir. 22 dolar vererek asansörle binanın 86’ncı katına çıkıp şehrin o muhteşem görüntüsünün keyfini çıkarabilirsiniz. Fakat değerlendirme için fazla aceleci davranmamanızı tavsiye ederim size. Asansörle 86’ncı kata çıkmak için o kadar çok turist sıra bekliyor ki, sıranın size gelmesi saatleri buluyor. Ama birazcık paraya kıyarsanız adam başı 45 dolar ödeyerek hem güvenlik kontrolünde hem de asansöre binişte kuyrukta öne geçmenize imkan veren hızlı geçiş bileti satın alabilirsiniz.
ABD’desiniz ve bir suça karıştınız. California ve diğer bazı şehirlerde şiddet içermeyen suçların failleri, para ödemeyen diğer mahkumların hücrelerinden uzak, şartları daha iyi, temiz ve sessiz bir hapishane hücresi satın alabilirsiniz. Bedeli gecelik olarak 82 dolar. Yine Amerika’da diyelim ki arabanızla tek başınıza seyahat ediyorsunuz. Trafiğin en yoğun olduğu saatlerde içinde en az iki kişinin olduğu arabaların kullanımı için ayrılmış şeritleri (Car Pool) kullanabilirsiniz. Minneapolis ve diğer bazı şehirlerde trafiğin yoğun olduğu saatlerde bu imkandan faydalanabilmek istiyorsanız 8 doları gözden çıkarmanız gerekli.
Bu sefer yolunuz Avrupa’ya düştü. Şayet fabrikanızın atmosfere 1 ton karbon salma hakkından faydalanmasını istiyorsanız 13 euro ödemeniz gerekiyor. Çünkü AB, şirketlerin çevreyi kirletme hakkını alıp ve satmalarına imkan veren karbon emisyon piyasasını yönetiyor.
Sırada konuya ilişkin Türkiye’den bir örnek var. 2012 yılının başlarında İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO), Gebze Eskihisar ile Yalova Topçular hattında araçlarıyla seyahat eden yolculara, 20 TL fiyat farkı ödeyerek ayrı şeritten beklemeden vapura geçebilme hakkı tanıdı. Uygulamayla, özellikle hafta sonu ve bayram gibi uzun süreli tatillerde kilometrelerce kuyrukların uzadığını gerekçe göstererek, ekstra para ödeyenlere sıra beklemeden geçebilme hakkı getirildi. Çok geçmeden sisteme tepki gösteren sürücüler “Parası olan rahatlıkla gemilere binerken, parası olmayanlar ise kuyrukta beklemeye mahkum ediliyor. Bu kelimenin tam anlamıyla çifte standarttır. ‘Parayı veren düdüğü çalar’ anlayışı güden İDO’yu kınıyoruz” şeklinde şikayetlerini dile getirdi. Konu uzunca bir süre kamuoyunda tartışıldı ve gelen şikayetler üzerine uygulama ortadan kaldırıldı.