KAMU HARCAMALARININ GELİRLERİ AŞTIĞI DURUMDA ORTAYA ÇIKAN BÜTÇE AÇIĞI, ÜLKELERİN MALI SAĞLIĞININ ÖNEMLİ GÖSTERGELERİNDEN BİRİ KABUL EDİLİYOR. PANDEMİ DÖNEMİNDE PARASAL GENİŞLEME POLİTİKALARI NEDENİYLE ARTAN BORÇLULUKLAR YÜZÜNDEN DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA HÜKÜMETLERİN BÜTÇE AÇIKLARI ARTIŞ GÖSTERİRKEN, LİSTENİN ZİRVESİNDE BREZİLYA YER ALIYOR.
KADRİYE N. TUNÇSİPER
Bütçe açığı kısa vadede toplam talebi ve hükümet harcamalarını artırarak, ekonomi üzerinde olumlu etkiler sağlasa da uzun vadede ekonominin düzgün işlemesi önündeki engellerden biri kabul ediliyor. Buna göre yüksek bütçe açıkları daha yüksek borçlanmaya, daha yüksek faiz ödemelerine ve düşük yatırım oranlarına neden olabiliyor.
IMF’ye göre de hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler için borçluluğun ve bütçe açıklarının sürdürülebilir olması çok önemli. Bu sürdürülebilirliği sağlamak için ise gelirlerin faiz ödemeleri hariç harcamalardan fazla olması ve büyüme borç sürdürülebilirliğini sağlamak gerekiyor. Yüksek faizler ve borç seviyeleri ise bunu zor hale getirebiliyor.
Küresel bütçe açıklarının pandemi döneminde birçok ülke için önemli bir sorun haline geldiğini söyleyen Özyeğin Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Emrah Ahi, ekonomik daralmanın hükümetleri büyük miktarlarda harcama yapmaya zorlaması ile bütçe açıklarının önemli ölçüde arttığını, ancak bu açıkların sürdürülebilirliğinin günümüzde ekonomik büyümedeki yavaşlama ve artan faiz oranları ile ciddi bir soru işareti haline geldiğini belirtiyor.
“Merkez bankalarının enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını artırması, hükümetlerin borçlanma maliyetlerini ciddi oranda yükseltti. Örneğin ABD Merkez Bankası (Fed) pandemi ile beraber sıfır olan politika faizini arttırmaya başlayarak 2023 yılında yüzde 5,5 seviyesine kadar çekti. Benzer şekilde tüm küresel merkez bankaları faizleri son 20-30 yılın en yüksek düzeylerine getirdiler” şeklinde konuşan Ahi’ye göre artan faiz oranları, borçlanma maliyetlerini yükselterek bütçe açıklarının finansmanını zorlaştırırken, bu durumun da sürdürülebilirlik riskini artırdığını ifade ediyor. İçinde bulunduğumuz dönemde küresel ekonomik büyümedeki yavaşlamanın da vergi gelirlerini düşürdüğünü ve sosyal harcamaları artırdığına dikkat çeken Ahi, bu durumun da bütçe açıklarını daha da derinleştirdiğini ve borçların geri ödenmesini zorlaştırdığını sözlerine ekliyor.
BELİRSİZLİK DÖNEMLERİNDE BÜTÇE AÇIKLARI ARTIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özen tüm dünyayı etkileyebilecek gelişmelerin küresel düzeyde mali dengeleri etkileyerek belirsizlik ortamı oluşturabileceğini ifade ediyor. “Bunun tipik örneği 1973 Arap-İsrail Savaşı’nda, petrol fiyatlarının 5 dolar seviyesinden 11,6 dolar seviyesine yükselmesidir. Bir yıl içinde petrol 4 misli artış göstermiş, ABD ve diğer Batılı ülkeler bu fiyat artışlarına karşın Arap ülkelerine sattıkları ürün fiyatlarını yükselterek kendi dengelerini sağlayabilmiş ancak gelişmekte olan pek çok ülkede bütçe dengeleri üzerinde ciddi baskılar oluşturmuştur” şeklinde konuşan Özen, bu dönemde ülkelerin bütçe dengelerini daha da bozacak şekilde dış borçlarının 80 milyar dolardan 140 milyar dolara ulaştığını belirtiyor.
Günümüze geldiğimizde ise pandeminin ilk aşamalarında yapılan yüksek harcamalar ve merkez bankalarının on yıllar sonra görülen en kötü enflasyon dalgasını kontrol altına almaya çalışmasıyla, küresel borçlanma maliyetlerindeki büyük artışların hükümetlerin borç yükünü artırması da bütçe üzerinde büyük yük oluşturdu. Bu nedenle birçok ülkede bütçe açıkları son yılların en yüksek seviyelerine ulaştı.
ABD ÇOK BORÇLU AMA AVANTAJLI
IMF’ye göre küresel kamu borcu 2023’te GSYİH’nin yüzde 93’üne yükseldi ve pandemi öncesi seviyesinin 9 puan üzerinde kaldı. Bu artışta da özellikle ABD’nin ve Çin’in katkısı fazla oldu. Geçtiğimiz Nisan ayında IMF, ABD’nin büyük mali açıklarının enflasyonu tetiklediğini ve bu durumun küresel ekonomi için risk oluşturduğunu açıkladı. IMF’nin öngörüsüne göre ABD önümüzdeki yıl yüzde 7,1’lik bir mali açık verecek. Diğer gelişmiş ülkelerde ise bu oran ortalama yüzde 2 seviyesinde.
Son olarak geçtiğimiz ay yayınlanan IMF Mali İzleme Raporu’nda da küresel kamu borçlarının göründüğünden daha kötü olduğuna vurgu yapıldı. Rapora göre küresel kamu borçları ilk kez 100 trilyon dolar üzerine çıktı. Aynı rapora göre borçluluk 2030 itibariyle GSYİH’nin yüzde 100’üne yaklaşacak.
ABD’de Kongre Bütçe Ofisi’nin raporuna göre de düşük işsizlik dönemlerinde ABD GSYİH’nin yüzde 7’si oranında bütçe açığı verirken, kamu borcu/ GSYİH oranının 2034’te tüm zamanların en yüksek seviyesi olan yüzde 122’ye ulaşacağı tahmin ediliyor.
ABD’nin diğer ülke hükümetleri arasındaki temel fark ise kendi ülkesinin para biriminde borçlanması. Dolayısıyla ABD kamu maliyesi ne kadar kötü olursa olsun ABD’nin borcunu ödemede temerrüde düşme ihtimali oldukça düşük.
Ekonomist Erdoğan Turan da Uluslararası Finans Enstitüsü’nün verilerine göre, küresel borçluluğun 2023 yılı itibarıyla 300 trilyon doları aştığını ve bunun küresel GSYİH’nin yüzde 350’sine denk geldiğini belirtiyor. Gelişmiş ekonomilerin yüksek kamu borçları, gelişmekte olan ekonomilerin ise dış borçlanmaya dayalı büyüme modelleriyle dikkat çektiğini ifade eden Turan küresel borçluluğun sürdürülebilirliği konusundaki en önemli endişenin borçların geri ödenebilirliği ve bu yükün ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri olduğunu söylüyor.
Yüksek faiz oranlarının borçlanma maliyetlerini yukarı çektiğini ve gelişmekte olan ülkelerin döviz cinsinden borçlarının yerel para birimlerinin değer kaybetmesi halinde geri ödeme yükünü artırabildiğini belirten Turan, bu durumun özellikle Latin Amerika ve Güney Asya gibi bölgelerde ekonomik istikrarı tehdit eden faktörler olduğuna dikkat çekiyor. Turan, yüksek borç seviyelerinin, büyümeyi sınırlayan faktörlerden biri olduğunu, hükümetlerin borç ödemelerine büyük miktarda bütçe ayırmak zorunda kalabileceğini, bu durumunda altyapı yatırımları veya sosyal harcamalar gibi büyümeyi destekleyen alanlara daha az kaynak ayırmalarına yol açabildiğini söyleyerek bunlar için önlemler alınması gerektiğini ifade ediyor.
AVRUPA BİRLİĞİ UYARI YAYINLADI
Pandemi sonrasında ülkelerin artan borçluluğu ve bütçe açıkları sadece ABD ile sınırlı değil. Avrupa ve dünya çapında da birçok ülke bütçe açıkları ile boğuşuyor.
2022 yılından itibaren emlak piyasalarında yaşanan daralma ve azalan arazi satışlarından dolayı kamu gelirlerinde ciddi kayıplar yaşayan Çin’in petrol tedarik ettiği Ortadoğu’daki gerilimler ve Tayvan ile sorunlarından dolayı savunma harcamalarını artırmasının bütçesi üzerinde baskı oluşturduğunu ifade eden Özen, Eylül 2024 tarihinde Çin Hükümetinin ekonomiyi tekrar ayağa kaldırmak için açıkladığı bir dizi kararın kamu harcamalarında artış beklentisini de getirmesi bütçe dengesi üzerindeki olumsuzluğun devam etme ihtimalini güçlendirdiğini sözlerine ekliyor.
Devamı Z Raporu Dergisi Kasım 2024 sayısında…