MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ İNDİRİMLERİ, REEL SEKTÖRÜN KREDİ MALİYETLERİNİ DÜŞÜRMEYE YETMEDİ. BANKALAR, ENFLASYONU TETİKLEYEN ALANLARDAKİ KREDİ FAİZLERİNİ TİCARİ KREDİ FAİZLERİNDEN DAHA HIZLI ŞEKİLDE AŞAĞI ÇEKME EĞİLİMİNE GİRDİ. REEL SEKTÖRÜN BEKLENTİSİ İSE POLİTİKA FAİZİ DÜŞERKEN TİCARİ KREDİ FAİZLERİNİN DE BUNA PARALEL ŞEKİLDE AŞAĞI GELMESİ YÖNÜNDE.
ERDİ YILMAZ
Merkez Bankası’nın büyüme-enflasyon dengesini gözeterek faizlerde indirime başlaması, şirketlerin kredi maliyetlerinin düşmesine yetmedi. Politika faizi yüzde 42,5’e gerilemesine rağmen bankalar kredi büyümesi kısıtlamasını öne sürerek TL ticari kredi faizlerini yüzde 50’nin üzerinde tutmaya devam ediyor. Reel sektörün görüşlerine göre, bankalar faizin düşmesiyle daha avantajlı hale gelen değişken faizli kredilerdeki talepleri karşılamaktan ziyade, sabit faizli uzun vadeli kredilere yönlendirme yapıyor, ancak sabit faizli kredilerdeki indirimler bile henüz şirketlerin beklentilerinin çok uzağında duruyor. Bu nedenle Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başlaması, ticari kredilerde beklenen indirimleri henüz getirebilmiş değil. Öyle ki bankaların TL mevduat için uyguladıkları ortalama faiz oranı 14 Mart haftasında yüzde 48 olurken, TL bazlı ticari kredilerin ortalama faiz oranı aynı haftada yüzde 55 seviyesindeydi. Hatta enflasyonu körükleyen ihtiyaç kredileri bile, TL ticari kredilerinden daha hızlı büyüyerek Şubat 2025 itibarıyla ilk kez 1,5 trilyon lirayı geçti. Bir yıl içinde Türk lirası cinsi ticari kredi büyümesi yüzde 20,2, döviz kredileri 33,2 artarken, ihtiyaç kredisi yüzde 46,8’lik büyüme kaydetti.
POZİTİF REEL FAİZ SEVİYESİ GEREKENDEN YÜKSEK Mİ?
Reel sektörün talebi, Merkez Bankası faizi düşerken ticari kredi faizlerinin de buna paralel şekilde politika faiziyle aynı seviyelere inmesi yönünde. Bununla birlikte ‘gerçekleşen enflasyon’ yerine ‘hedef enflasyon’a göre pozitif reel faiz seviyesinin oluşturulması da öneriler arasında. Zira, dezenflasyon sürecine rağmen pozitif reel faiz seviyesinin hedef enflasyona göre bakıldığında oldukça yüksek kaldığı birçok ekonomist tarafından dile getiriliyor. Merkez Bankası’nın yıl sonu TÜFE tahmini yüzde 24, Şubat 2025 anketindeki piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası yıllık TÜFE beklentisi yüzde 25’lerde görülürken politika faizinin yüzde 42,5 ile pozitif reel faiz için oldukça yüksek bir seviyede kaldığı değerlendiriliyor.
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, ticari kredilerdeki yüksek faiz ve krediye erişim zorluklarına rağmen KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör, 2025’in ilk ayını yüzde 8,5’lik işsizlik oranı ve yüzde 1,2’lik yıllık bazda sanayi üretimi ile tamamlamayı başardı. Bu da şirketlerin yüksek faiz döneminde bile üretim ve istihdamı korumak için fedakarlıktan kaçınmadığını ortaya koyuyor. Bankalar ise üretim artışıyla dezenflasyona katkı sunması beklenen şirketlere uygulayacağı ticari kredi kolaylıklarını, enflasyonu körükleyen kredi kanallarına kaydırarak şimdilik sürecin gerisinden geliyor.
TL’DEKİ YÜKSEK FAİZ ŞİRKETLERİ DÖVİZ KREDİSİNE YÖNELTTİ
Türk şirketleri, bir yandan da reel değeri son yılların zirvesini gören TL’nin istikrarına güvenerek, döviz kredisi kullanımına gösterdiği ilgiyle dikkati çekiyor. Bu açıdan, enflasyon kontrolü için gösterge faiz oranı yüzde 40’ların üzerinde tutulmaya devam edilirken, yerli firmalar ise yüksek maliyetli TL kredilerden dolayı Euro ve dolar cinsinden kredi kullanımına daha çok ihtiyaç duyuyor. Merkez Bankası ise, şirketlerin yerel bankalardan alabilecekleri dış borç miktarını kontrol etmek adına ilave adımlarla sıkılaştırıcı tavrını sürdürüyor. Kredilerde görülen bu yan etki, Merkez Bankası verilerine de yansımış durumda. Buna göre, reel sektörün net döviz pozisyonu açığı, yurt içi ve yurt dışı kredilerdeki artışın etkisiyle Ocak’ta 148 milyar dolara yaklaşarak beş yılın zirvesine ulaştı.
“FAİZ İNDİRİMLERİ TİCARİ KREDİDEN ÖNCE MEVDUATA YANSIYOR”
Şirketlerin yüksek faiz nedeniyle yaşadığı finansman sorunları hakkında Z Raporu’na açıklamalarda bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Merkez Bankası’ndan faiz indirimlerinin devam etmesini beklediklerini dile getiriyor; mevcut indirimlerin ticari kredi faizlerine yansımasının ise eksik ve gecikmeli olarak ilerlediğinin altını çiziyor. Mevduat faizine indirimler yansıtılırken, ticaride aynı durumu göremediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, konuya dair şunları söylüyor: “Merkez Bankası politika faizini 3 ayda 7,5 puan düşürerek yüzde 42,5’e çekti. Enflasyondaki gerilemeye paralel şekilde bundan sonra da faiz oranını indirmeye devam etmesini bekliyoruz. Ancak sahadan ve özellikle KOBİ’lerde gelen bilgiler bankaların bu indirimleri kredi faizlerine eksik ve gecikmeli yansıttığı şeklinde. Merkez Bankası’ndaki verilere göre de son 3 ayda ticari kredilere uygulanan faiz oranlarında gerileme yaklaşık 4 puan. Oysa aynı dönemde 3 ay vadeli mevduata verdikleri faizlerde 8 puan indirime gitmişler. Yani politika faizindeki düşüşü mevduat faizine aynen yansıtıyorlar ama ticari kredi faizine gelince bunun sadece yarısını yansıtıyorlar.”
Devamı Z Raporu Dergisi Nisan 2025 sayısında…