ABD son yılların en önemli seçimlerinden birine hazırlanıyor. 8 yıllık Obama döneminin ardından seçmenler ekonomik anlamda Obama döneminin devamı niteliğinde politikaları savunan Hillary Clinton ve popülist söylemlere sahip ve şu an için net bir duruş ortaya koymayan Donald Trump arasında tercih yapacak.
Kadriye N. Teker
ABD başkanlık seçimlerinde nihayet sona gelindi. Demokrat Hillary Clinton ve Cumhuriyetçi Donald Trump’ın aylar süren mücadelesinde ekonomik meseleler, popülist söylemlere rağmen bu dönemde siyaset ve güvenliğin gölgesinde kaldı. Kampanya süresi boyunca Clinton orta sınıfa hitap eden söylemler kullanırken, Trump popülist çıkışları ile dikkat çekti. Tarafların bu alanda kullandığı en önemli silahlar ise her başkanlık yarışında gündeme geldiği gibi yine ’vergi reformu’ ve ‘istihdam’ oldu.
Tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini atlatmış görünen ABD’de başkan adayları ekonomiyi kampanyalarının merkezine yerleştirmediler. Buna rağmen tarafların ekonomik vaatleri seçimin kaderini belirleyecek en önemli konulardan biri olacak.
Clinton’ın, seçim kampanyası dönemi boyunca gelir eşitsizliğinin en aza indirilmesi, asgari ücretin arttırılması, en üst sınıfın ödeyeceği vergiyi arttırmak gibi orta sınıfı hedef alan söylemleri karşısında Trump, üretim kapasitesi ve istihdamı iyileştirmeye odaklanan politikaların hayata geçirileceğini açıkladı. Bir fabrika işçisinin torunu olduğu gibi söylemler geliştiren Clinton’ın karşısına Trump da Amerika’yı artık paradan anlayan bir ismin yönetmesi gerektiğini koydu. Birçok konuda aksi fikirler ortaya koyan tarafların bazı noktalarda kesiştikleri de bir gerçek.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Kasım 2016 sayısında…