Avrupa’da 1990’lı yıllarda su şebekelerinin işletmesinde büyük pay sahibi olan özel sektör son yıllarda eski hızını kaybetti. Yeterli yatırım yapmayan, yüksek zamları tercih eden özel su şirketleri başta Paris ve Berlin gibi büyük kentler olmak üzere su dağıtımını belediyelere devretti
Ümit Sinan
Hava ve toprakla birlikte dünyanın en değerli kaynağı, olmadan yaşamın söz konusu olamayacağı su artık iyi bir yatırım konusu… Yaşamı destekleyen dünyanın en değerli kaynaklarından biri olan su, küresel nüfus artışının iki katı oranda tüketiliyor. Bu nedenle kıt bir kaynak… Gelecekteki jeopolitik çatışmaların en önemli nedeni olarak görülüyor ve kaynaklar azaldıkça özel sektörün ilgisi de artıyor.
Su, doğal bir hak iken şimdilerde “ekonomik bir mal” olup olmadığı tartışılıyor. Bu akademik tartışmaların ötesinde, su artık özel sektörün yakından izlediği kar amacıyla kullandığı bir “emtia” halini aldı. Şişelenmiş su, deniz suyundan tatlı su elde etme, özelleştirilen su şebekelerini işletme özel sektörün su konusundaki faaliyetlerinin başlıcaları…
Musluk suyuna erişim ve arıtım hizmetlerine özel sektörün katılımı olarak tanımlanan su özelleştirmesi her zaman ciddi tartışmalara yol açan bir konu olarak biliniyor. Su hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı olanlar suyun bir emtia değil doğal bir hak olduğunu, en yüksek karı hedefleyen özel sektör tarafından ekonomik bir mal olarak satılmaması gerektiğini savunuyorlar.
Özelleştirme karşıtları su dağıtım şebekelerini kamudan devralan özel su şirketlerinin doğal bir tekel olduğunu, su fiyatlarını fiyat rekabeti olmayan ortamda artırdığını buna karşılık en düşük derecede yeni yatırım yaptığını ve su kalitesinin kimi zaman hayati tehdit oluşturacak derecede düştüğünü savunuyorlar. Başta halkın mücadelesi ile Bolivya’nın Cochabamba kenti olmak üzere Dares Salam, Jakarta, Berlin ve Paris gibi kentlerde su hizmetlerinin özel kesimden alınarak belediyelere devredilmesinin özel sektörün başarısızlığı olarak gösteriyorlar.
Su hizmetlerinin özelleştirilmesini savunanlar ise, özel sektör katılımı ile yatırımların ve suya erişenlerin sayısının arttığını vurguluyorlar. Başarılı özelleştirmelere örnek olarak ise, Britanya’daki kentleri, Budapeşte’yi, Manila’yı, Kolombiya, Fas ve Senegal’deki kentleri işaret ediyorlar.
Örneğin Filipinler’in başkenti Manila’daki su özelleştirmesi bir yanda başarı diğer yanda ise başarısızlık hikayesi… IFC’nin projesi olarak 1997 yılında 2.7 milyar dolara 25 yıllığına özelleştirilen Manila su şebekesi, 1.7 milyon yeni abonenin suya erişimini sağlarken, ishal vakalarının yüzde 51 azalmasına ve taşıma suya oranla tüketicilerin tasarruf yapmasına neden oldu.
Ancak diğer yandan; bu özelleştirme sürekli olarak yasal sorunlar ve soruşturmaların konusu olurken, sürekli fiyat artışları ve kentte özellikle yoksul bölgelere hiçbir zaman hizmet götürülmemesiyle eleştiri konusu oldu.
Aynı sorunlar ABD’de de yaşanıyor. Son olarak, kamuya devredilen su hizmetleriyle birlikte ABD’de özel sektör nüfusun yüzde 12’sine hizmet sağlıyor. Doğaları gereği en yüksek karı hedefleyen özel sektör su şirketleri enflasyonun üzerinde fiyat artışı yapıyorlar. Ayrıca daha düşük miktarda su kullanan ve fatura ödemede sorunlar yaşayan düşük gelirli bölgelere hizmet götürmekten kaçınıyorlar. Bunun yerine inşaat şirketleriyle işbirliği yaparak yeni konut inşaat bölgelerine yatırım yapmayı tercih ediyorlar.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ekim 2016 Sayısında….