Bugünlerde konut kampanyaları cezbedici olsa da düşük gelir gruplarına hitap etmiyor. ‘Elbirliği’ modelini, “Türkiye’nin bel kemiği, ana gövdesi olan büyük bir kesimin” otomobil ve ev sahibi olması için geliştirdiklerini belirten Emin Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün, “Elbirliği sisteminin kooperatifçiliğin Türkiyedeki versiyonu” olduğunu söylüyor
Mehmet Ali Doğan
Kiminin otomobil ihtiyacı var, kiminin ev. Ancak bunları almak için gerekli olan parayı herkesin bir anda sağlayabilmesi ise mümkün değil. Ya eşe dosta gidip borç alınacak ya da bankalardan kredi çekilecek. Eş dost dediğinin de kendi ihtiyaçları var. Bankadan kredi kullanmanın koşulları ağır, üstelik de her kesime kredi kullandırmıyorlar. Bir şey yapmalı ama ne? Emin Şirketler Topluluğu, böylesi koşullarda, kadınların “altın günü”ne benzer organizasyonlar gerçekleştirerek “emin” adımlarla çeyrek asrı geride bıraktı, bugünlere geldi.
Otomobil sahibi olmak isteyenler için uygulanan alternatif model, 1991’de Emin Otomotiv olarak markalaştı. Otomobil organizasyonları bugün konut, fabrika, tarım işletmeciliği ve enerji alanlarına da uygulanıyor. Modeli, Emin Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün, “elbirliği sistemi” diye tanımlıyor. Geliri düşük kesimlerin, tek başlarına yapamayacakları işleri, elbirliği modeliyle hayalken, gerçeğe dönüştürdüklerini belirten Emin Üstün bugüne kadar 60 bin kişiyi otomobil, 40 bin kişiyi de ev sahibi yaptıklarını söylüyor. Ancak modelin bugünkü sonuçları kolayca ifade edilebilirken, modelin uygulanması çeşitli engellemelerle karşılaşmış. Üstün, toplumun faizsiz sistemle tanıştığı dönemlerde, faizli sistemlere alternatif olarak önerilen “elbirliği modeli”nin baskılar ve kara liste uygulamasıyla devre dışı bırakılmaya çalışıldığını da ifade ediyor.
BİSİKLET KİRALAYARAK
İŞE BAŞLADI
Elbirliği modelinin gelişim öyküsü, Bolu Geredeli olan Emin Üstün’ün ailesinin mucitçiliği ve girişimciliğiyle de örtüşüyor. Zira, Emin Üstün’ün imam olan babası, kendi olanaklarıyla otomobil yapan birisi… Emin Üstün işe başlama serüvenini şöyle anlatıyor:
“Bir kere Anadolu insanıyız, imkanları olmayan aile çocuklarıyız. İmkanları olmayan aile çocuklarının mecburen kendilerine imkan bulması lazım. Bizim dönemimizde okullardan mezun olanlar hemen iş bulamıyordu. İş bulamadıkları gibi, diyelim ki üniversiteye giden birinin, mühendis olması için de işe ihtiyacı vardı. Devamlı böyle iş ihtiyacımız var. Bizim de çocukluğumuzdan başlayan hayat mücadelemiz var. Bisiklet kiraya verme suretiyle işe başlamışız. Bu ilkokulda oldu. Daha sonra kendimiz su motorları, motosiklet motorlarıyla basit yerli otomobiller yapmışız. Bunları şoförlük eğitimi için panayırlarda, pazarlarda çocuklara kiraya vermişiz. Bu şekilde yeni bir çıkış için devamlı bir çabamız oldu. Babadan gelen bir özellik de var. Babam imam olmasına rağmen girişimcidir. İlk gazoz makinesini, ilk tuz makinesini, ilk yem makinesini yapmış. Evde mucitlik var. Yerli otomobil hastasıydı. Bir imamın imkanlarıyla, birşeyler yapmaya çalışan bir insan. Ondan da etkilenmişiz, genetiğimiz de var girişimcilik. Aileden gelen bir özellik. Bu bakımdan bizim beynimiz o şekilde işlemiş, ortaokulu o şekilde bitirmişiz. Liseyi, sanat okulundan sonra gene okul tatillerinde, ufak otomobil yaparak, onları kiraya vermek suretiyle okul harçlıklarımızı çıkardık.”
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mart 2017 sayısında….