Geleneksel sanatlarımızın değeri son zamanlarda belki daha çok vurgulanıyor, bu alanlara daha fazla kaynak aktarılıyor ancak ilginin çapının belgesel çekip duygulu bir ses tonuyla ağıt yakmaktan öteye geçmediği de aşikar. Hele bu geleneksel sanatlarla modern temalar işlemek, tabiri caizse bu sanatların üzerindeki ölü toprağını atmak, onlara yeni bir hayat öpücüğü vermek kimsenin aklına gelmez. Bizim aklımıza gelmeyen, geçtiğimiz yılın hemen başında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 130 yeni pazara giren global dizi ve film platformu Netflix’in aklına geldi. Ülkeye geldiği günden bu yana faaliyetlerini geliştiren, Türkçe destek anlamında kayda değer adımlar atan marka, gittikçe daha çok alıştığı pazardaki varlığını bir kez daha duyurmak için estetik bir sosyal medya kampanyası başlattı.
Netflix’in yeni kampanyasında geleneksel görsel sanatlarımızın başında yer alan ebru, tek kelimeyle yeniden keşfediliyor. ‘Ebru Originals’ adını taşıyan kampanya çerçevesinde Netflix’in orijinal yapımları olan Narcos, Stranger Things gibi popüler dizilerin görselliği bir de ebru sanatıyla izleyicinin dikkatine sunuluyor.
Yıllarca global markaların başarılı olabilmesi için yerelleşmeleri gerektiği söylene durdu. Bu söylemi bu kadar somut bir şekilde ve bu kadar estetik bir yolla ete kemiğe büründüren işlere gerçekten az rastlanıyor. Markanın sosyal medya hesaplarından paylaşılan bu ‘zamane’ ebru çalışmaları, estetik açıdan da büyük bir fark yaratıyor, izleyicide uzun uzun seyretme hissi uyandırıyor.
Aşkın Baysal
Yıl sonlarında kapsamlı toparlamalar yapılır, biten yıl iyisiyle kötüsüyle değerlendirilip uğurlanır. Bu sefer iş biraz farklı oldu. İnsanlar 2016 senesi hakkında olumlu tek bir söz etmek için bile gerçekten çok zorlandılar; diğer yandan olumsuz bir tablo çizmek için de elde neredeyse sınırsız bir kaynak vardı.
2016’nın büyük olaylarına baktığımızda ise, hem yurtta hem de cihanda yüzyılda bir görülecek türden bir ‘fenalıklar yılı’ yaşadığımız ortada. Yurtta her şeyden önce 15 Temmuz gibi feci bir darbe teşebbüsü, bir felaket yaşadık. Cihanda ise tüm dünyayı afallatan iki gelişme yaşandı: Trump gibi tartışmalı ve sansasyonel bir isim Amerika’ya başkan oldu. Ondan önce ise İngiltere halkı Avrupa Birliği’nden ayrılmanın oylandığı referandumda tercihini çıkış istikametinden yana kullandı. Birlikte tam anlamıyla bir deprem yaşandı.
Bunlar öyle olaylar ki, terk ayırt edici nitelikleri öngörülemezlikleri değil, geleceği de şekillendirecek bir potansiyele sahip olmaları. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin giriştiği kamu otoritesini radikal bir şekilde neredeyse yeni baştan kurma hamlesi, Brexit’ten sonra Avrupa’da hâlâ süren tartışmalar ve Trump’ın başkanlığının daha ilk günlerinde seçim sürecindeki en keskin vaatlerini bile hayata geçirme adımlarına bakmak, yaşananların uzun vadeli ve kalıcı etkileri olacağını görmek için fazlasıyla yeterli.
Kısacası, çok acayip bir yıl yaşadık. Sosyal medyayı yakından takip edenler 2016’nın özellikle son aylarında en sık kullanılan cümlelerden birinin ‘Bit artık 2016!’ olduğunu hemen her gün görmüştür. Maruz kaldığımız patlamalar ve terör saldırıları, akla gelmedik gelişmelerin peş peşe yaşanması, ünlü isimlerin zamanlı veya zamansız ölümleri akla hep bu cümleyi getirdi.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Şubat 2017 sayısında…