BAŞKANLIK EKONOMİSİNİN YAPITAŞLARI
Türkiye’nin 24 Haziran seçimlerinden sonra resmen geçtiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle, devlet cihazı baştan aşağı yeniden dizayn edilirken, ekonomi alanında da köklü adımlar atılıyor. Bu adımlardan ilki, ekonomi yönetiminde senkronizasyonu sağlamak üzere Hazine ve Maliye fonksiyonlarının tek bir bakanlık altında toplanması oldu.
Yeni sistemin dikkat çekici bir diğer özelliği ise, yürüteceği kapsamlı araştırma ve taramalar, yapacağı değerlendirmeler ve geliştireceği politika önerileriyle, hem başkana hem de icracı bakanlıklara destek sağlayacak uzman kurullar. Bunlar, devlet yönetimine daha fazla bilgi ve vizyon kazandıracağı gibi, uzun vadeli politikaların belirlenmesi ve yürütülmesi süreçlerini de kolaylaştıracak.
Cahit Saraçoğlu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin ettiği 9 Temmuz 2018 tarihiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi resmi olarak yürürlüğe girdi. Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanına ait olduğu yeni sisteme ilişkin kanun hükmünde kararnameler (KHK) ve yeni sistemin bir çıktısı olan cumhurbaşkanlığı kararnameleri peş peşe yayınlanmaya başlandı. En önemli kararname, 539 maddelik Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında oldu.
Söz konusu KHK’lar ile yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı ile birlikte 16 bakanlığa ulaşan Bakanlar Kurulu’nun faaliyetleri de belirlendi. En önemli adım Maliye Bakanlığı’nın Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ile birleştirilerek Maliye ve Hazine Bakanlığı’na dönüştürülmesi oldu. Birleştirmenin temelinde iki kurumun aynı konuda farklı kararlar alabildiği dönemlerde oluşan karışıklığın giderilmesini sağlamak. Örneğin, Hazine Müsteşarlığı’nın borçlanma konusunda aldığı kararlar konusunda birtakım uyuşmazlıklar yaşanabiliyordu. Yani Hazine Müsteşarlığı, devlet tahvili ihalesine çıktığı dönemde aldığı bazı kararlarla faizin yükselmesine neden olabiliyordu. Müsteşarlık, son olarak geçtiğimiz Mart ayında düzenlediği ihalelere tek bir yabancı kuruluşun girmesi neticesinde, faiz oranının tek başına o kuruluş tarafından alınan miktar çerçevesinde belirlenmesine yol açmasıyla ekonomi çevrelerinde tepkilere neden olmuştu. Bugün gelinen noktada o tarihlerde alınmış yanlış kararların etkisiyle devlet tahvili faiz oranı 20’lere dayandı
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ağustos 2018 sayısında…