GEORGE FLOYD’UN POLIS ŞIDDETI NEDENIYLE YAŞAMINI YITIRMESININ ARDINDAN BAŞTA ABD’DE OLMAK ÜZERE, DÜNYANIN DÖRT BIR YANINDA KALABALIKLAR SOKAĞA ÇIKTI. TEPKILER ADI IRKÇILIKLA ANILAN BIRÇOK TARIHI FIGÜRÜN HEYKELLERININ YIKILMASINA KADAR VARIRKEN, IRKÇILIĞA KARŞI KÜRESEL BIR DUYARLILIK ARTIŞI YAŞANIYOR. KÜRESEL PANDEMIDEN SONRA SOKAK EYLEMLERI ILE SARSILAN ABD’DE BIR YANDAN DA KASIM AYINDA YAPILACAK BAŞKANLIK SEÇIMLERI VE TRUMP’IN IKINCI KEZ SEÇILIP SEÇILEMEYECEĞI KONUSU TARTIŞILIYOR.
DUYGU BULKAN
Amerika Birleşik Devletleri yakın tarihinin en karanlık aylarından birini geride bıraktı. Korona virüsü ile mücadelede sıkıntılı günler yaşayan ülkede siyahilere yönelik şiddet Başkan Donald Trump’ın bir başka zorlu sınavı oldu. ABD’de 46 yaşındaki George Floyd’un Minneapolis’te polis tarafından gözaltında öldürülmesi ülke genelinde ve dünyanın farklı bölgelerinde protesto edildi. ABD tarihinde siyahilere yönelik polis şiddeti ilk değil ama son olması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması şart. Floyd’un ölümü ile birlikte protestolara rağmen, siyahilere yönelik şiddet de bir değişim söz konusu olmayacağı konusunda halk epey endişeli. Floyd’un ölümünden kısa bir süre sonra, Atlanta’da Rayshard Brooks adlı bir siyahinin polislerce vurularak öldürülmesinin ardından yine protestolar yapılması bu endişeleri haklı çıkarıyor. Trump ise protestoların sürmesi durumunda orduyu sokaklarda görevlendireceğini dahi ifade etmişti. Floyd’un son sözleri, Amerikalılara sadece yakın geçmişi değil, henüz 1860’larda ya da ilk kölelerin kıtaya ulaştığı 1619’dan bu yana unutmaya çalıştığımız baskı dolu tarihi hatırlatıyor. Uzmanlara göre, ABD’deki ırkçılık sorunu yapısal ve sistematik. Siyahlara yani Afro-Amerikalılara yönelik ayrımcılık ABD’nin çözemediği ya da çözmek istemediği, tarihsel olarak bugünlere taşıdığı bir sorun.
OBAMA’NIN DA ÇÖZEMEDİĞİ BİR SORUN
Barack Obama’nın 2008 yılında başkan seçilmesi, Amerikan toplumu açısından çok ama çok büyük bir olaydı. Ancak bu durum, Amerika’nın sosyal dokusuna işlenen sistematik ırkçılığı bir şekilde ortadan kaldırmadı. 2012 yılında 17 yaşındaki Trayvon Martin’in öldürülmesi ‘Siyahların Hayatı Değerlidir’ hareketini ülkenin gündemine taşımıştı. Obama döneminde ‘Siyahların Hayatı Değerlidir’ hareketinin ortaya çıkmasının ve diğer birçok protestonun düzenlenmesinin arkasında siyah Amerikalıların, ‘Nefes alamıyorum’ çığlıklarına Beyaz Saray’ın tarafından kulak verileceği ve Amerikan toplumunu da nihayetinde eşit ve adil bir yapıya dönüştüreceğine duyulan inanç vardı.
Devamı Z Raporu Dergisi Temmuz 2020 sayısında…