ABD BAŞKANINI BU KEZ ‘EKONOMİ’ BELİRLEYECEK

ABD SEÇİMLERİNE SAYILI GÜNLER KALA ADAYLAR KAMPANYALARINI YOĞUNLAŞTIRMAYA BAŞLADI. HARRIS VE TRUMP, SEÇMENLERE YÖNELİK ANKETLERDE EN ÖNEMLİ ENDİŞE KAYNAĞI OLARAK DEĞERLENDİRİLEN EKONOMİ KONUSUNDA PLANLARINI AÇIKLARKEN, BİRBİRİNDEN ZIT VAATLERDE BULUNUYOR. ANCAK KİM KAZANIRSA KAZANSIN, BU VAATLERE GÖRE ABD’DE ULUSAL BORÇ YÜKÜ ARTIŞ GÖSTERECEK.

KADRİYE N. TUNÇSİPER

ABD seçimleri yaklaşırken adayların ekonomi vaatleri öne çıkmaya başladı. ABD ve dünya kamuoyunda da seçim vaatlerine göre ekonominin seyrine yönelik analizler yayınlanırken, ekonomiyi etkileyecek sosyal politika vaatleri de gündeme geliyor.

Gedik Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Atatüre’ye göre ekonomi ABD başkanlık seçimlerinde başat bir rol oynarken, bu durum seçim gününe kadar etkisini sürdürüyor. “Ekonomik durumun önceki seçimleri nasıl etkilediğini inceleyen son bir araştırma 1952’ye kadar geriye gidiyor. Bulunan sonuç hiç de şaşırtıcı değil. Ekonomi iyi gidiyorsa, iktidardaki parti daha iyi performans gösteriyor; ekonomi kötü gidiyorsa, rakipler daha iyi performans gösteriyor” şeklinde konuşan Atatüre, hem Eylül’deki münazara hem de mitinglerdeki konuşmalar dikkate alındığında adayların birbirinden çok zıt vaatlerde bulunduğunu belirtiyor.

DEMOKRATLARIN VAADİ VERGİ İNDİRİMİ VE KONUT TEŞVİKLERİ

Demokratların adayı Kamala Harris, seçim kampanyasını maliyetlerin düşürülmesi ve orta sınıfın güçlendirilmesi üzerine kurdu. Pandeminin tedarik kesintileri nedeniyle enflasyona neden olduğunu savunan Harris, gıda sektöründe rekabetçiliği artıracakları vaadinde bulunuyor. Konut sıkıntısına dikkat çeken Demokrat aday, başkan olması halinde konut inşaları için sektör ile işbirliği geliştireceklerini açıkladı. Rakibi Trump’ın sermaye sahiplerinin yanında yer aldığını savunan Harris, orta sınıf için vergilerin düşürüleceği açıklaması da yaptı.

Harris, Biden yönetiminin kullandığı bir yaklaşım olan enflasyonun alt ve orta sınıf Amerikalılar üzerindeki etkilerini ele almaya çalışacaklarını söylerken, yüksek fiyatlardan gıda tedarikçilerinin ve market zincirlerinin fiyat sömürmesini sorumlu tuttuğunu savunuyor. Bunun için şirketlerle mücadele sözü veren Harris, reçeteli ilaç maliyetlerini düşürmek istediğini de her fırsatta dile getiriyor. Harris şirketler ve en yüksek gelirli grup için vergilerin artırılması ve küçük işletmelere vergi indirimi verilmesini destekliyor. Sosyal güvenlik ve Medicare politikasını güçlendirmek istediğini açıklayan Harris, bu konularda şu an için ayrıntılı bir yol haritası sunmadı.

Başkan yardımcılığı sırasında sermaye kazançları konusunda vergi oranının artırılması konusunda Biden ile ters düşen Harris, şu an için yüzde 23.6 olarak uygulanan servet vergisinin yüzde 28’e çıkarılmasını istiyor. Kurumlar vergisini oranının da yüzde 21’den yüzde 28’e çıkarılmasını savunan Harris, yılda 400 bin dolardan az kazananlar için ise bir değişiklik olmayacağını belirtiyor.

Harris’in kampanyası sırasında en iddialı vaatlerinden biri de ülkedeki konut açığı oldu. Ülkenin konut açığını bazı girişimlerle ele alacağını söyleyen Harris, ilk döneminin sonuna kadar 3 milyon uygun fiyatlı konut inşa edileceğini ve ilk kez ev sahibi olacaklar için vergi indirimi sunacaklarını vaat ediyor.

TRUMP’IN GÜNDEMİNDE GÖÇMENLER VE TİCARET KISITLARI VAR

Beyaz Saray’a dönmeyi hedefleyen eski Başkan Donald J. Trump, enflasyonu düşürme ve ipotek faiz oranlarını düşük seviyelere çekme planının bir parçası olarak, bir yıl içinde enerji maliyetlerini yarı yarıya azaltma sözü veriyor. Trump’ın yaşam maliyetlerini önemli ölçüde düşürme sözü, kısmen petrol ve gaz sondajını hızla genişletme ve enerji santrali inşaatına yönelik hükümet engellerini azaltma planlarına dayanıyor. Bunun enerji faturalarını yarıdan fazla azaltacağını savunan Trump’a göre fiyatlar düştükçe, düzenli olarak, ipotek oranlarıyla birlikte faiz oranları da düşecek. Başa geçtiğinde vergilerin indirileceğini söyleyen Trump’n ekonomik programının merkezinde 2017 vergi indirimlerinin kalıcı hale getirilmesi ve bahşişlerden alınan vergilerin kaldırılması da yer alıyor.

Trump’ın ekonomik vaatlerinden en önemlilerinden bir diğeri ise Çin’e yönelik gümrük duvarlarının yükseltilmesi. Önceki başkanlık döneminden çok daha fazla miktarda ithalata gümrük vergisi öneren Trump, Başkan Biden’ın daha birkaç ay önce açıkladığı elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji pazarını geliştirme politikalarını iptal edeceğini de açıkladı. Yenilenebilir enerji alanını yeşil aldatmaca olarak gördüğünü söyleyen Trump, bunun yerine altyapı projelerinin destekleneceğini söyledi. Trump, bu baharın başlarında yaptığı konuşmalarda ve röportajlarda da tüm ülkelerden yapılan tüm ithalatlara en az yüzde 10’luk bir tarife ve ayrıca tüm Çin ithalatlarına yüzde 60’ın üzerinde bir tarife eklenmesi çağrısında bulundu.

Trump’ın ekonomiyi etkileyecek vaatlerinden biri de göçmenlerin sınır dışı edilmesi. Başkan olması halinde önceki dönemden çok daha sıkı şekilde göçmen politikaları uygulayacağını açıklayan Trump, 8 milyon kayıtsız çalışan için sınır dışı uygulamalarının olacağını da duyurdu.

POLİTİKALARIN SONUÇLARI NE OLABİLİR?

Hem Harris hem Trump ekonomi konusunda iddialı olsa da kamuoyunda bu vaatlerin uygulanabilirliği de seçim yaklaştıkça daha çok gündeme geliyor.

Adaylar istihdam konusuna programlarında yer verirken, propaganda süreçlerinde bu konuya çok fazla değinmedi. Hem Harris hem de Trump, işe alımı teşvik edecek vergi indirimleri vaat etse de şu an tam istihdama yakın olan ABD ekonomisinde bunun etkilerinin fazla olması beklenmiyor.

Kamuoyuna yansıyan değerlendirmelere göre Trump’ın savunduğu 10 ila 20 milyon göçmenin sınır dışı edilmesinin çok daha azı olan 1.3 milyon işçinin geri gönderilmesi, enflasyonu 1,3 puan yükselten bir enflasyon şokuna neden olabileceği gibi gayrı safi yurt içi hasılanın 2,1 puan daha düşük olmasına neden olabilecek.

Harris’in seçim vaatlerinin enflasyona dayanıklı olmadığı da tartışılan bir diğer konu. İlk kez ev sahibi olma vergi kredisi ve yeni doğanlar için çocuk vergi kredisinin üç katına çıkarılması vaatleri, tüketicilerin mal ve hizmetlere harcayacakları daha fazla para anlamına gelse de bunun doğal bir sonucu olarak bu ürünler ve hizmetler için ödedikleri fiyatların artmasına, kısacası enflasyona yol açabilir. Benzer şekilde Harris’in 3 milyon yeni konut ve ilk kez ev sahibi olanlara kredi vaadi konut fiyatlarının artışına neden olabilir. Ayrıca enflasyonla mücadele için gıda firmaları ile mücadele edeceğini vaat eden Harris’in bunu nasıl yürüteceği de merak konusu. Trump açısından ise gümrük tarifelerinin yükseltilmesi hedefinin enflasyonu artıracağı iddia ediliyor. Hem Trump hem de Trump’ın ekonomik vaatleri için Penn Wharton Bütçe Modeli’ne göre 10 yıllık tahminler yürüten varsayımlara göre ise Harris’in önerilerinin ulusal borcu 2 trilyon dolar, Trump’ın önerilerinin ise 4.1 trilyon dolara artıracağı tahmin ediliyor.

ULUSLARARASI EKONOMİ NASIL ETKİLENECEK?

İstanbul Arel Üniversitesi Uluslarası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celil Uğur Özgöker’e göre seçim sonuçları küresel ekonomi üzerinde de etki gösterecek. ABD ve İngiltere’nin müdahaleleri nedeniyle Ukrayna ve Rusya ilişkileri karışırken, Trump’ın Gazze ve Ukrayna’daki savaşı bitireceğim söylemi ile milyarlarca doların içeride kalacağı vaadinin önemli olduğunu belirten Özgöker, bunun gerçekleşmesi halinde küresel sistemde finansal açıdan düzelme olacağını belirtiyor.

“Rusya endişesi nedeniyle Almanya’nın 100 milyar euro silahlandığını düşündüğümüzde, Trump’ın seçilmesi halinde dünyada silahlanma yerine altyapı, küresel sistemler, ekonomik ve sosyal kalkınmaya yönlendirilecek olması dolayısıyla uluslararası ekonomide iyileşme beklenebilir” şeklinde konuşan Özgöker’e göre Biden’ın başkanlığı ve Harris’in de başkan yardımcılığı döneminde Demokratlar İsrail’in ve Ukrayna’ya kaynak aktarılması, iç politika ve ekonomide yatırımların yetersiz kalması dolayısıyla başarısız bir dönem geçirdi. Trump iktidarının ABD’de yerli sermayenin korunması ve yabancı yatırımın  gelmesi açısından önemli olacağının altını çizen Özgöker, şu anda ABD ekonomisinde yaşanan sorunların kaynağının Demokratlar’ın yanlış politikaları nedeniyle ortaya çıktığını ve ABD’nin Çin’e karşı verdiği dış açığın sürdürülebilir olmadığını sözlerine ekliyor.

İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ PROF. DR. SÜHA ATATÜRE

“SALINCAK EYALETLER BELİRLEYİCİ OLACAK”

SEÇİM SÜRECİNE EKONOMİK YÖNDEN BAKILDIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN BEŞ TEMEL ÖLÇÜT; (1) GAYRİ SAFİ YURTIÇI HASILASI (GSYİH), (2) İSTİHDAM RAKAMLARI, (3) ENDÜSTRİYEL ÜRETİM, (4) TÜKETİCİ HARCAMALARI VE (5) ENFLASYON ORANLARIDIR. ABD’DE 2024 YILI 2’NCİ ÇEYREK VERİLERİNE BAKILDIĞINDA TOPLAM GSYİH’NIN 23.01 TRİLYON DOLAR, KİŞİ BAŞINA GELİRİN 69,427 DOLAR, TARIM DIŞI İSTİHDAMIN 151,6 MİLYON VE İŞSİZLİK ORANININ YÜZDE 4.1 OLDUĞU GÖRÜLÜR. AYRICA; SALINCAK EYALETLER OLARAK PENSİLVANYA, MICHIGAN, WISCONSIN, GEORGIA, ARIZONA, KUZEY CAROLINA VE NEVADA’NIN KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİRLERİ DE AMERİKA ORTALAMASININ ÜZERİNDE. BU HARRIS İÇİN KUŞKUSUZ ARTI BİR PUAN OLUŞTURUYOR. SALINCAK EYALETLER ÇOK ÖNEMLİ ÇÜNKÜ SALINCAK EYALETLERDEKİ KÜÇÜK DALGALANMALAR BİLE SONUCU ETKİLEYECEKTİR. HALKIN VERDİĞİ OYLAR ÖNEMLİ OLMAKLA BİRLİKTE “EYALETTE KAZANAN TÜMÜNÜ ALIR” KURALI NEDENİYLE SONUÇTA DAHA ÇOK HALKOYU ALMIŞ OLSANIZ BİLE SONUCU ELEKTORAL OYLAR BELİRLEYECEKTİR. DOLAYISIYLA GELENEKSEL OLARAK TOPLAM 435 ELEKTORAL OYUN 341’I MAVİ VE KIRMIZI EYALETLERCE ALINACAK, ADAYLARIN 94 ELEKTORAL OYDAN ALACAKLARI OYLARLA SEÇİM BELİRLENECEKTİR.

Dikkat çekenler...