Büyük güçlerin Afrika’daki 2 trilyon dolarlık güç savaşında ‘kazan kazan’ politikası izleyen Türkiye bölgeye stratejik ilgisini devam ettiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’ı kapsayan Doğu Afrika ziyaretinde 135 kişilik işadamı heyeti ile adeta çıkarma yaptı. İkili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı, mevkidaşlarını FETÖ’ye karşı da uyardı. Erdoğan, FETÖ’nün tüm ülkeler için bir milli güvenlik sorunu olduğu mesajını verirken, okullarının Maarif Vakfı’na devri konusu ziyaretlerin önemli bir gündem maddesi oldu.
Murat Palavar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iş dünyası heyeti ile 22-26 Ocak’ta Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’a yaptığı ziyaretler, Türkiye’nin “kara kıta” ile olan ekonomik ilişkilerini daha da derinleştirdi. Önemli yatırım ve işbirliği anlaşmaları yanında Erdoğan’ın ilk defa gittiği bu ülkelerdeki büyük potansiyel Türk yatırımcısını bekliyor. Büyük güçlerin Afrika’daki 2 trilyon dolarlık güç savaşında ‘Kazan Kazan’ politikası izleyen Türkiye bölgeye stratejik ilgisini devam ettiriyor. Ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı mevkidaşlarını FETÖ’ye karşı uyardı. Erdoğan, FETÖ’nün tüm ülkeler için bir milli güvenlik sorunu olduğu mesajını verirken, okullarının Maarif Vakfı’na devri konusu da ziyaretlerin önemli bir gündem maddesi oldu. Afrika, dünyanın işlenmemiş son pazarı olarak görüldüğü için ziyaretin önemini ortaya koyacak bilgileri yeniden düşünelim istedik.
AFRİKALININ YOL ARKADAŞI TÜRKİYE OLMAYA BAŞLADI
Doğal kaynaklar o kadar zengin ki Belçikalı Jeolog Jules Cornet, bu durumu ‘jeolojik bir skandal’ olarak ifade ediyor. 1.2 milyar nüfusu ve 500 milyar dolarlık ithalatı ile Kıta, şimşekleri üzerine çekmiş durumda. Batı ekonomileri açısından hem hammadde kaynağı, hem de gelişen en büyük pazar. Giderek daralan ekonomileri için adeta can simidi. Mevcut 500 milyar dolarlık ithalat ile hayatını idame ettiriyor. Yüzde 90’ın üzerinde ithalata bağımlı ve zorunlu. Bunun anlamı şu. 500 milyar doların tamamı tüketim malzemeleri. İthal ettiğinin tamamını tüketiyor; yatırıma yönelik bir ithalat söz konusu değil.
Son yıllarda Türkiye de anahtar bir ülke. ‘Birlikte kazanalım’ yaklaşımı Afrikalıyı cezbediyor. Kara kıtanın yöneticileri ‘ne olur bizi bu insanların eline mahkum etmeyin. Bizi bu insanların elinden kurtarın’ diyerek feryatlarını iletiyor. Bu yeni süreçte, Afrika’nın destek ve yönlendirilmeye ihtiyacı çok yüksek. Bu açıdan 2019 yılı Türkiye Afrika ilişkilerinde bir kırılma yılı olacak. 3. Afrika Türkiye Ortaklık Zirvesi İstanbul’da düzenlenecek. Zirve yeni bir dönemin başlangıcı olacak gibi duruyor. Türkiye, Afrika’da varlığını tam anlamıyla gösterebilirse hem kendine kazanç sağlayacak hem de Kara Kıta’nın makus talihini kırmasına yardım ederek gelişimlerine büyük katkı sağlayacak.
Türkiye’nin Afrika yaklaşımı ‘insani’ temel özelinde kurulu. 2003 yılından itibaren, ‘Kazan- Kazan’ esasına dayalı, özel Afrika stratejisini uygulamaya koydu. Kıta’yı kaynak olarak değil kıymet olarak konumlandırdı. Bu stratejinin bir parçası olarak, Batılı ülkelerin aksine Afrika yaklaşımını her iki tarafın kazanması üzerine kurguladı.
Ekonomik sebeplerden dolayı Afrika, politikalarında daralma ve özelde ‘insani yardım’ konusunda kısıtlamaya giden Batı ülkelerinin aksine, insani yardımlarını aksatmadan sürdürdü. Kıta insanının insani değerlerini ön plana çıkarıp özel önem veren bu yaklaşım, Kara Kıta’da büyük yankı uyandırdı.
Afrika’nın ilk kez karşılaştığı ve çok şaşırdığı bu durum insanlarda Türkiye, ismi üzerinde büyük bir dikkatin oluşmasına neden oldu. Türkiye’nin uyguladığı strateji çok yakından takip edildi ve bunun doğal bir sonucu olarak samimi bir yakınlaşma gerçekleşti.
Türkiye yakınlaşması, Batı’da rahatsızlığını beraberinde getirdi. Duyulan huzursuzluk değişik platformlarda gündeme getirilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgeye yaptığı ziyaretler, Afrika’da yer alan batılı kaynaklar tarafından hep görmezlikten gelinmeye çalışıldı. “Türkiye Afrika’dan ne istiyor? Erdoğan’ın amacı ne ? gibi başlıklı makaleler, manşetlere taşındı.
Geçmişte Batı’ya karşı ‘Kurtuluş Savaşı’ veren Türkiye, hala ekonomik ve siyasi özgürlüğü peşinde olan Afrika için mükemmel bir örnek. Afrika’nın Batı ile ilişkilerinde çok ciddi bir rehberlik yapabilme potansiyeline sahip. 1963’de başlayan AB ilişkileri süreci Türkiye açısında önemli bir deneyim sağlamış oldu. Bürokrasiye müzakere yapmayı ve potansiyelini tanıma gibi karakterlerini geliştirdi. Afrikalının kolonyalizm karşısında en büyük eksikliğinin birincisinin kendisini tanıma ve müzakere edebilme yeteneğinin olmaması. İkincisinin ise nelere imkanı var neleri yapabileceği yeteneğini daha tanıyamamış olmaması. Türkiye, bedeli ağır olmak üzere bu süreçleri atlattı. Yani iyi bir kılavuz iyi bir yol arkadaşı potansiyeline sahip
ERDOĞAN ETKİSİ ÖNEMLİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Afrika için oluşturduğu değeri, Kasım 2016 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nda açıkça dile getirildi. Forum’un açılış konuşmasını yapan Erdoğan, Afrikalı misafirlere, “Bizler bundan 93 yıl önce verdiğimiz Kurtuluş Savaşı ile müstemleke olmayı reddettik” dedi. Afrika’da karşılığı çok fazla olacak bu açıklamanın ardından Erdoğan, Türkiye’nin Kara Kıta’ya olan insani yaklaşımını anlattı. “Afrikalı Kardeşlerimizin yol göstericilere değil, yol arkadaşlarına ihtiyacı var” cümlelerini kullanan Erdoğan, çoğunluğunu Afrikalıların oluşturduğu salonda alkış yağmuruna tutuldu.
Kıta, Türkiye ile aynı zamanda bir alternatif geliştirmiş oldu. Batı ile ilişkilerinde hep kaybeden konumundan, bu defa paylaşımcı olma statüsüne yükseldi. Batılılara ‘Artık ben seni anladım seni fark ettim. Ben kendi alternatifimi geliştirdim’ diyor. Yani, yerel yönetimler kendi kimliğini ortaya koymaya başladı. Yaşanan bu durum Batılıları fena kızdırmış durumda. Batı için ‘Afrika’da Türkiye’ olgusu zaten başlı başına tahammül edilmeyecek bir şey. Bir de insanların kalbini kazanan Türkiye olgusu birilerini fena bozuyor. Batı’ya karşı hep kaybetmiş ve sömürülmüş Afrika, Türkiye’yi bir başarı hikayesi olarak görüyor. Yani kendisi için çok iyi rol model bir ülke. Her ne kadar biz onu göremesek de.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Şubat 2017 sayısında…