BEYRUT’A SON VEREN PATLAMA

ARAP COĞRAFYASINI FETHEDEN SES FEYRUZ’UN Lİ BEYRUT ŞARKISINDAN ALINAN YUKARIDAKİ SÖZLER ASLINDA BEYRUT’UN VE LÜBNAN’IN YÜZYILDIR SÜREGELEN MAKUS TALİHİNİN DE BİR ÖZETİNİ OLUŞTURUYOR. İÇ SAVAŞLAR, DIŞ MÜDAHALELERLE ŞEKİLLENEN PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI BİR SİYASİ DENGELER DÜZENİ 4 AĞUSTOS GÜNÜ BEYRUT LİMANI’NDAKİ 12 NOLU DEPODA GERÇEKLEŞEN PATLAMAYLA TAMAMEN KOPTU. ŞİMDİLİK ‘İDARE EDİLEN’ DURUMDA TÜM İÇ VE DIŞ AKTÖRLER KENDİ OYUN PLANLARINI UYGULAMANIN PEŞİNDE. BEYRUT PATLAMASIYLA, 40 YILDIR SÜREGİDEN MÜDAHALELER DİZİSİ NETİCESİNDE BASRA’DAN BEYRUT’A BÜYÜK BİR SİYASİ BOŞLUK OLUŞMUŞ DURUMDA. BU BOŞLUK KİMİLERİ İÇİN TEHDİT, KİMİLERİ İÇİNSE FIRSAT. 13 AĞUSTOS GÜNÜ WASHİNGTON’DA İMZALANAN BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ İSRAİL NORMALLEŞME ANLAŞMASI, BEYRUT PATLAMASININ OLASI ETKİLERİNİ GÖSTEREN ÖNEMLİ İŞARETLERDEN YALNIZCA BİRİ.

SERNUR YASSIKAYA

Akdeniz’in en doğu ucunda, binlerce yıllık tarihin, ticaretin ve sanatın beşiği Beyrut’ta gün akşama kavuşmak üzereydi. Şehrin kalbi liman hareketliydi. Ülke ticaretinin yüzde 78’ini gerçekleştiren Beyrut Limanı’nda 12 nolu depodan dumanlar yükselmeye başlamış, dumanı gören halk evlerinden, arabaların ve limanı gören yerlerden yükselen dumanı cep telefonu kameralarına kaydetmeye ya da camlarından izlemeye koyulmuşlardı. Derken kent korkunç bir patlamayla sarsıldı. 12 nolu depoda bulunan 2750 ton amonyum nitrat sebebi bugüne kadar açıklığa kavulşmayan bir nedenden ötürü ateş alarak infilak etti. Hiroşima’ya atılan atom bombasının beşte biri büyüklüğünde etkiye sahip olan patlama Kıbrıs adasında yankılandı. Patlama o denli etkiliydi ki, Beyrut’un kalbi, hayatın cıvıl cıvıl aktığı liman çevresinde neredeyse sağlam bina kalmadı, limana 9 kilometre uzaklıktaki havalimanının camları patladı. Uzun bir süredir ekonomik ve sosyal krizlerle boğuşan Lübnan’a son darbe kime ait olduğu bilinmeyen ve 6 yıl önce limana bırakılarak bir depoda unutulan binlerce tonluk amonyum nitratla vurulmuştu. Patlamada en az 180 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 6 bin kişi yaralandı. Patlama sonucu 30-40 kişiyse hâlâ kayıp durumda. Lübnan makamlarının açıklamalarına göre Beyrut Limanı’ndaki patlama, 9 ila 15 milyar dolar zarara yol açtı. Çok parçalı siyasi yapısı, hem bölgedeki büyük devletlerin hem de eski sömürgeci güçlerin içişlerine karıştığı, sağlıklı bir devlet yapısının, vatandaşlık bilincinin ve adalet yapısının eksikliğini yaşayan Lübnan artık kağıt üstünde bir devletten başka bir şey değildi. Yıllardır uzatmaları oynayan ülke için bitiş düdüğü çaldı.

REHİN TUTULAN ÜLKE

Osmalı Düzeni’nin 1. Dünya Savaşı’nın ardından yıkılmasıyla, bölgenin yeni sahipleri İngiltere, Fransa ve sonrasında ABD’nin bir düzen kurmak yerine mevcut çatışmaları derinleştirecek müdahalelerle, içinden çıkılmaz bir sürece savurdukları bölge nihayetinde hiçbir siyasi yapının dikiş tutmayacağı bir noktaya yani uçurumun kenarına getirildi. Son birkaç yılda Irak’ta hız kazanan halk ayaklanmaları ve protestolar, Suriye’de bitmek bilmeyen iç savaş ve Lübnan’da halkın geleceklerine ipotek koyan tarih dışı bir siyasi sisteme isyanını bu çerçevede okumak gerekiyor. Çok değil sadece 3 yıl önce bu zamanlar, Lübnan’ın o dönemki başbakanı Said Hariri’nin yaklaşık 1 ay boyunca Suudi Arabistan rejimi tarafından Lübnan’daki Hizbullah dolayısıyla İran etkisini kırma konusunda ayak diremesi nedeniyle Riyad’da adeta rehin tutulduğunu unutmak mümkün mü? Saad Hariri ancak Fransa’nın müdahalesiyle rehinden kurtarılmış ve ancak Paris üzerinden Beyrut’a dönebilmişti. Hariri’nin maruz kaldığı muamele, belki de patlamadan çok daha etkili olmuş, 3 sene önce ülkede pamuk ipliğine bağlı tüm dengelerin bertaraf olmasıyla neticelenmişti. Lübnan halkı kendilerini yönetmeye talip olan siyasetçilerin kendilerini dahi korumaktan uzak olduğu belki biliyorlardı ama Hariri’nin rehin fotoğrafı gerçekte Lübnan’ın bölgedeki konumunu gösteriyordu.

İlginçtir ki, Beyrut Limanı’ndaki patlama Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulmuş özel bir mahkeme tarafından yürütülen ve karar aşamasına gelen Refik Hariri suikasti davasında mahkeme tarihinden birkaç gün önce meydana geldi. 2005 yılında aracı Beyrut’ta geçiş güzergahına yerleştirilen patlayıcılarla havaya uçurulan Refik Hariri’nin suikastinde ülkeyi rehin tutmak isteyen Hizbullah-Esad Rejimi olağan şüphelilerdi. Patlamadan 2 hafta sonra suikast davasında kararını açıklayan mahkeme, delil yetersizliği nedeniyle ne Hizbullah’ın ne de Esad rejiminin suikastte parmağı olup olmadığına ilişkin somut neticeye varılamadığını açıkladı. Ancak mahkeme bir Hizbullah üyesini suikastten dolayı Selim Cemil Ayyaş’ı suçlu buldu!

Nihayetinde patlamadan iki gün sonra ülkeyi rehin tutma çabasındaki bir başka aktör Beyrut’a ayak bastı. 21. Yüzyılda yeni De Gaulle ya da Napolyon olma misyonunu kendine biçen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Beyrut’a ayak bastı. Macron’un ziyareti bölgenin eski sömürgeci gücünün aslında hala daha kendisini ülkenin sahibi zannettiğini gösteren görüntü ve karelerle kendini gösterdi. Fransız Cumhurbaşkanı’nın, Beyrut sokaklarında Paris’in aksine rahatlıkla dolaşabildiği, Lübnanlı siyasetçilere ikinci sınıf muamelesinin reva görüldüğü bir siyasi şova dönüştü. Doğu Akdeniz’de kendine bir yer edinmeye çalışan Macron’un Fransa’sı Beyrut patlamasını kendisi için siyasi bir kazanca dönüştürmek için vakit kaybetmedi. Beyrut’un yıkım sürecinin başlatan Fransa, Beyrut yıkıldıktan sonra geleceğini rehin almanın planlarını çoktan masaya yatırmış durumda.

Devamı Z Raporu Dergisi Eylül 2020 sayısında…

Dikkat çekenler...