KÜRESEL PİYASALARDA “CARRY TRADE” DEPREMİ

ZAYIFLAYAN EKONOMİLER VE MERKEZ BANKALARININ KARARLARI, PİYASALARDA 1987’DEKİ “KARA PAZARTESİ”NİN BİR BENZERİNE YOL AÇTI. BOJ’UN SÜRPRİZ FAİZ ARTIRIMI ABD’DE RESESYON FİYATLAMALARIYLA BİRLEŞİNCE, TEK GÜNDE KAPATILAN CARRY TRADE POZİSYONLARI 500 MİLYAR DOLARI BULDU. JAPON BORSASI 37 YILIN EN SERT DÜŞÜŞÜNÜ YAŞARKEN ASYA’DAN BAŞLAYAN DALGA TÜM DÜNYAYA YAYILDI. ULUSLARARASI YATIRIM KURULUŞLARININ RAPORLARINA GÖRE İSE CARRY TRADE’LER, KRİZİN HEMEN ARDINDAN GERİ DÖNÜYOR. ÜSTELİK JAPON BİREYSEL YATIRIMCILAR TL POZİSYONLARINI DA YENİDEN GÜÇLENDİRİYOR. EKONOMİSTLER, BENZERİ BİR KRİZİN OLASI RİSKLERİNE DİKKATİ ÇEKERKEN, TÜRKİYE’DE GÜÇLÜ REZERVLER SAYESİNDE ÖNEMLİ BİR SORUN BEKLENMİYOR.

ERDİ YILMAZ

Küresel piyasalar, yazın son günlerinde Asya’dan başlayan ani ve derin bir satış dalgasının girdabına kapıldı. Ağustos’un başında Japon yeni üzerinden yapılan carry trade işlemlerinin yol açtığı kriz, yeni bir “Kara Pazartesi” olarak tarihe geçti. Yaşananların tetikleyicisi Japon para birimiydi. Japonya’nın, negatif faiz politikalarından uzaklaşmasıyla durum, daha da karmaşık bir hal alarak başka ülkelerin döviz piyasasına da yayılan bir kargaşaya dönüştü. Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) şahin para politikası hamleleri, ABD’de şirket bilançolarına ilişkin endişelerle birleşince, yen bir anda dolar karşısında 7 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Japon yeninin düşük faizli bir para birimi olmasının avantajıyla yapılan “yen carry trade”leri ise tersinde dönerek küresel krizin fitilini ateşledi.

Carry trade, tanım olarak, “yatırımcıların düşük faizli para birimlerinden borç alarak daha yüksek faizli para birimlerine yatırım yapması” olarak adlandırılıyor. Küresel satış dalgası da, yatırımcıların düşük faizli yen üzerinden borçlanıp daha riskli varlıklar satın aldığı “yen carry trade” adlı ticaret sisteminin sona yaklaşmasıyla şiddetlendi. UBS’e göre 500 milyar doları aşkın carry trade pozisyonu kapatılmaya başlanınca küresel çapta varlık satışları tetiklendi ve 5 Ağustos Pazartesi, yakın tarihin en sarsıcı günü olarak kayda geçti.

Carry trade pozisyonunu kapatmak isteyenlerin karşılaştığı likidite açığı hisse senedinin yanı sıra para piyasaları ve emtia varlıklarını da etkiledi. Borsalar çökerken, sarsıntının merkez üssü Japonya oldu. O gün, Nikkei 225 Endeksi yüzde 12’den fazla düşüş yaşayarak yıllık kazanımlarını bir günde sildi. Wall Street’in “korku göstergesi” olarak anılan Vix endeksi, bir hafta öncesine kıyasla 16 puandan 33 puana fırladı ve Kovid-19 pandemisinden sonraki en yüksek seviyesini gördü. Asya’dan başlayarak tüm dünyaya yayılan korku dalgası, Türkiye’yi de vurdu. Japon borsasındaki son 37 yılın en büyük düşüşü, Borsa İstanbul’da gün içinde iki kez devre kesici sistemin çalışmasına yol açtı. Bist 100 endeksi yüzde 8’lere varan satışların ardından günü yüzde 5’in üzerinde bir kayıpla tamamladı.

KÜRESEL PİYASALARDA SATIŞ DALGASI BİTTİ Mİ?

Patlak veren kriz, BOJ’un faiz artışlarına ara vereceği sinyalleriyle bir süre rafa kalksa da, yen carry trade’lerine dönüş hala cazibesini koruyor. Nitekim, Nomura International’e göre krizden sonraki iki haftada birçok yatırımcı gelirlerini daha yüksek getirili varlıklara yatırmak için yeniden yen borçlanmaya başladı. Ekonomistler ise carry trade kriziyle portföylerde kısa ve ani hareketin yol açtığı teknik hasara dikkati çekiyor ve “kolayca geri döndürülemeyecek” bir durumun yaşanabileceği konusunda uyarıyor. Zira Citigroup’a göre de carry trade’ler geri döndü, ancak bir farkla: Hedge fonları, gelişmekte olan piyasalarda aldıkları pozisyonlar için yen yerine ABD doları cinsinden borçlanıyor. Citigroup’tan Kristjan Kasikov, bu stratejiyi kullanan hedge fonların, ABD ve Japonya’daki faiz oranlarının farklılaşması ihtimalini göz önünde bulundurarak, fonlama para birimi olarak yen yerine doları seçtiğini söylüyor. Hatta bununla birlikte Japonya’daki bireysel yatırımcıların yavaş yavaş Türk lirası gibi yüksek getirili para birimlerine dönmeye başladığı da raporlara yansıyor.

Tokyo Financial Exchange’in Click 365 platformundaki verilere göre, 19 Ağustos itibarıyla Meksika pezosu ve Türk lirası karşısında yendeki net kısa pozisyonlar en son 2 Ağustos’ta görülen seviyelere yükseldi. Z Raporu’na konuşan ekonomistler ise, Türkiye’de de yoğun şekilde uygulanan carry trade’lerden kaynaklanabilecek olası risklerin boyutuna dikkati çekerken, yaşananların Türkiye’ye kalıcı bir olumsuz etkisinin şimdilik olmayacağı görüşündeler.

CARRY TRADE RİSKLİ İŞLEMLER ARASINDA

Görüşlerine başvurduğumuz Ekonomist Doç. Dr. Şevket Sayılgan, carry trade işlemlerini, “riskli ve piyasalarda önemli dalgalanmalara neden olabilir” şeklinde betimliyor. Carry trade stratejisinin, yatırımcıların büyük kazançlar elde etmesine olanak sağladığını dile getiren Sayılgan, aynı zamanda ciddi riskler de barındırdığını vurguluyor. Bunu ise bir örnekle açıklıyor: “Japon yeninin değeri yükseldiğinde, borçlanılan miktarın geri ödenmesi için daha fazla yen gerekecektir. Bu durum, yatırımcıların pozisyonlarını hızlıca kapatmasına yol açar ve piyasalarda büyük dalgalanmalar yaratır. Buna benzer bir kriz 2008 küresel finansal krizinde yaşanmıştır. Bu dönemde, yüksek riskli varlıklara yapılan carry trade işlemleri, finansal sistemin kırılganlığını artırmış ve küresel piyasalarda ciddi bir dalgalanmaya yol açmıştır.”

Devamı Z Raporu Dergisi Eylül 2024 sayısında…

Dikkat çekenler...