ABD SON VİRAJDA: SATRANÇ TAHTASINDA KANLI OYUN

TÜM DÜNYA ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ’NDEN ÇIKACAK SONUCU MERAKLA BEKLİYOR. GEÇEN TEMMUZ AYINA KADAR ESKİ ABD BAŞKANI VE CUMHURİYETÇİ PARTİ ADAYI DONALD TRUMP İLE MEVCUT BAŞKAN JOE BIDEN ARASINDA GEÇMESİ BEKLENEN SEÇİMDE TÜM PLANLAR GEÇEN BİR AYDA BOZULDU. İLK ÖNCE TRUMP’A DÜZENLENEN SUİKAST GİRİŞİMİ İBREYİ CUMHURİYETÇİ ADAY LEHİNE ÇEVİRİRKEN HEMEN SONRA DEMOKRAT PARTİ İÇİNDE GERÇEKLEŞEN SİYASİ DARBE VE BIDEN’IN ADAYLIKTA YERİNE BAŞKAN YARDIMCISI KAMALA HARRIS’E BIRAKMASI SEÇİMDE DENGELERİ YENİDEN KURMUŞA BENZİYOR. İKİ ADAY KOZLARINI 10 EYLÜL’DE PAYLAŞACAK. 5 KASIM ÖNCESİ ADETA SATRANÇ TAHTASINDA KANLI BİR OYUN SERGİLENİYOR.

SERNUR YASSIKAYA

Tarihin hızla aktığı bir dönemden geçiyoruz. Büyük güçler de dahil olmak üzere hiçbir devletin bu hızlı akışın etkilerinden kendini koruması mümkün değil. İki ay sonra, 5 Kasım günü, tarihinin en kritik Başkanlık Seçimleri’nden birini yapacak ABD de o ülkelerden biri. Eski ABD Başkanı Donald Trump ile mevcut başkan Joe Biden arasında geçeceği hesaplanan seçim yarışı, Temmuz ayında birbiri ardı sıra yaşanan dramatik gelişmeler neticesinde hiç beklenmedik bir noktaya gelmiş durumda. Dünyanın süper gücü, liberal değerlerin savunucusu ve demokrasinin en iyi işlediği ülkelerden biri olduğu zannedilen ABD’de başkanlık seçimleri için Orta Çağ’daki taht kavgalarını hatırlatan ve kan akan bir mücadele tüm dünyanın gözleri önünde sahneleniyor. Bu mücadele için satranç tahtasındaki en kıymetli taşlar dahi feda edilmekten çekinilmiyor. 3 Kasım 2020 seçimlerinde Washington’daki yerleşik sistemin üzerini çizdiği dönemin başkanı Donald Trump’ın karşısında yaşadığı sağlık problemlerine rağmen bir “kurtarıcı” olarak çıkartılan Joe Biden’ın kullanım ömrünün, selefiyle 27 Haziran’da Amerikan CNN kanalında çıktığı münazarada sergilediği oldukça kötü performans sonrasında, dolduğunun görülmesi ile Washington’un karanlık koridorlarındaki çarklar yeniden dönmeye başladı.

EZİCİ MÜNAZARA

Eski Başkan Donald Trump’ın söz konusu münazara sonucu, düzenlenen her ankette rakibi Joe Biden’a karşı açık ara farkla öne geçmesi, Demokrat Parti’nin dinamiklerini ve onu destekleyen sol-liberal medyayı harekete geçirdi. Anketlere göre Trump, seçimin kaderini belirleyecek Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, North Carolina, Pensilvanya ve Wisconsin gibi ‘Salıncak Eyaletler’de (Swing States) en az 3-4 puan önde gidiyordu. Veriler 5 Kasım seçimlerinin Demokrat Parti açısından şimdiden kaybedildiğini açıkça gösteriyordu. Ta ki bir değişim yaşanmazsa. Temmuz ayı ile birlikte ABD Başkanı Joe Biden’ın sağlık durumu ve zihinsel melekelerinin artık yeterli olmadığına ilişkin haberler Amerikan sol-liberal medyasında manşetlerden işlenmeye başlanırken, 13 Temmuz 2024 Pazar günü dünya gündemine bomba gibi düşen bir haber sürecin hızlanmasına neden oldu.

TRUMP’IN ZAFER YUMRUĞU

O gün ABD’nin Philadelphia eyaletinin Butler bölgesinde bir miting düzenleyen Donald Trump’a 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks tarafından bir suikast girişiminde bulunuldu. Trump’ı korumakla görevli Amerikan Gizli Servis’in büyük ihmali olduğu görülen suikast girişiminden Trump’ın kılpayı yaralı olarak kurtulması ve hemen ardından yumruğu havada verdiği mücadele pozu, Joe Biden’ın zaten düşük olan seçilme şansını neredeyse imkansıza çevirdi. Amerikan sol-liberal medya, söz konusu suikast girişiminin üstünü apar topar kapatmak istese de kamuoyu algısından Trump’ın liderlik gücü, tüm eksilerine rağmen, destek dalgasını arkasına almayı sağladı.

Trump kendisinden üç yaş büyük olan rakibinin sağlık durumunu ve fiziki performansını hedefine koyduğu kampanyasında, Amerikan kamuoyunun desteğini sağlamayı bildi. Suikast girişiminden yalnızca birkaç gün sonra düzenlenen Cumhuriyetçi Parti büyük mitinginde ise adeta Amerikan vari bir şov ile Başkan adaylığını resmileştirdi. Kendisine Başkan yardımcısı adayı olarak Amerikan taşrasından gelen genç bir siyasetçi olan Ohio Senatörü JD Vance’i seçen Trump, satranç tahtasında rakibine karşı birkaç hamle daha öne geçmeyi bildi.

BIDEN’A PES ETTİREN MEKANİZMA

Demokrat Parti içinde ise Joe Biden ile yarışa devam etmenin artık imkansız olduğu kanısı hakim oldu. Büyük bir medya kampanyasıyla önce Trump’a yönelik suikast girişimi kamuoyunun gözünden kaçırılırken diğer tarafta Joe Biden’ın bir dört sene daha ABD’yi yönetmek için yeterli niteliklere sahip olmadığı ve daha geç olmadan adaylıktan çekilerek yerini- daha genç bir adaya bırakması gerektiği işlenmeye başladı. Bu aday da yakın zamana kadar silik bir performans göstermekle eleştirilen Hint ve Jamaika asıllı Kamala Harris’ten başkası değildi. Başta eski Başkan Barack Obama olmak üzere, Nancy Pelosi ve Demokrat Parti’nin ağır topları Biden’a yarıştan çekilmesi için büyük baskı yapmaya ve diğer taraftan delegelerin desteğinin Kamala Harris’e yönlenmesi için çalışılmaya başlandı. Yoğun medya kampanyası ile desteklenen bu süreç bir parti için siyasi darbeye dönüştü. Evinden çıkamayacak duruma getirilen Joe Biden, Trump’a yönelik suikast girişiminden yalnızca bir hafta sonra, 21 Temmuz günü, adaylıktan çekildiğini resmen açıkladı. Demokrat Parti’de Kamala Harris dönemi için süreç de başladı.

REKORLAR KIRAN KAMPANYA

Demokrat Parti’deki karar vericilerin desteğini alan Harris’in adaylığının ilk günü kaydedilen 80 milyon doları aşan rekor bağış oranı ve bir anda parlatılan siyasi kariyeri, kendisinin Trump ile başedebilecek tek siyasi figür olarak kamuoyuna sunulmasıyla paralel gerçekleşti. Her ne kadar kendisini kariyeri boyunca Hint asıllı olarak sunan Kamala Harris’in siyahi kimliği ve savcılık geçmişi özellikle Afro-Amerikan ve Hispanik seçmeni çekmek için sahaya sürüldü. Biden Yönetiminin 11 aydır devam eden İsrail’in Gazze soykırımına verdiği destekten dolayı salıncak eyaletlerde kaybettiği destek bu yolla geri alınmak isteniyordu.

ANKETLERDE ÖNE GEÇTİ

Yapılan anketler de bu stratejinin işe yaradığını da gösteriyor. Buna göre 25 Ağustos’ta ABD’de 100 önemli kuruluşun yaptığı son anketlerin ortalaması alındığında Kamala Harris’in Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump’a üç puan fark attığı görülüyor. Yine yedi Salıncak Eyalette yapılan anketlerde de Trump ile Harris’in başabaş bir pozisyonda olduğu belirtiliyor. Görülen o ki, 3 Kasım 2020 seçimlerinde Biden’ın kazanmasında ağırlıklı rol oynayan kadın ve siyasi kesimin oyları uzun bir küskünlük döneminden sonra Kamala Harris’e destek için geri dönmüş durumda. Tabii burada kimlik politikalarının, iyiden iyiye kutuplaşmış ABD siyasetinde belirleyici rol oynamaya devam ettiği anlaşılıyor.

Devamı Z Raporu Dergisi Eylül 2024 sayısında…

Dikkat çekenler...