KÜRESEL AŞI PAZARI SON BİR YILLIK DÖNEMDE KÖKLÜ BİR DÖNÜŞÜM GEÇİRDİ. GENEL İLAÇ PAZARININ NİSPETEN KÜÇÜK BİR PARÇASI OLSA DA 2020’DE AŞI SEKTÖRÜ 35 MİLYAR DOLAR SATIŞ HACMİNE ULAŞTI. SAĞLIK SİSTEMLERİNE, TOPLUMA VE EKONOMİYE ÖNEMLİ FAYDALAR SAĞLAYAN AŞI SEKTÖRÜNDE, İLAÇ ENDÜSTRİSİNDE OLDUĞU GİBİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN HÂKİMİYETİ İSE DEVAM EDİYOR.
KADRİYE N. TUNÇSİPER
Birçok hastalığın önlenmesinin basit ve etkili yolu olan aşılar, bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık sağlanması ve halk sağlığının korunması için en uygun maliyetli yöntem olmayı sürdürüyor. İlk kez 1796’da çiçek hastalığına karşı geliştirilen aşılar ile milyonlarca insanın hayatı kurtulurken, bulaşıcı çocukluk çağı hastalıklarına karşı aşılama programları ile bazı hastalıkların yeryüzünden silinmesi sağlandı.
Pandemi ile yeniden günlük hayatımızın bir parçası haline gelen aşılama, tüm dikkatleri yeniden dünya aşı üretimine çevirdi. Dünya çapında 50’nin üzerinde ülkede aşı şirketi bulunsa da; uzun süredir GSK, Pfizer, Sanofi ve Merck’in başını çektiği çok uluslu şirketler, küresel aşı satışlarının yüzde 80’ini elinde bulundurmaya devam ediyor. Ayrıca aşılar, bu şirketlerin gelir akışlarının önemli bir parçası ve 2019’daki toplam gelirlerin yüzde 13 ila 21’ini oluşturuyor.
ABD ve Avrupa merkezli şirketlerin sektörde hâkimiyeti devam etse de, Hindistan küresel çapta bir aşı şirketine sahip olmasa da dünyanın eczanesi olarak anılıyor ve aşıların yüzde 60’ının üretildiği ülke durumunda.
KOVİD-19 İLE GELEN DÖNÜŞÜM
2020 boyunca araştırma enstitüleri ve ilaç endüstrisi Kovid-19’a aşı bulmak için hummalı bir çalışma içerisine girerken, dünya genelinde 394 aşı çalışması başlatıldı. Salgın, aşılar için sektördeki yatırımların ve ar-ge faaliyetlerinin artmasına neden olurken, dünya çapında aşı pazarının büyümesini hızlandıran en önemli faktör oldu. Örneğin Kovid-19 salgınının aşı pazarı üzerindeki etkisine yönelik IMARC Group tarafından hazırlanan rapor, 2025’te pazar değerinin 57 milyar dolara ulaşacağını gösteriyor.
Aşı geliştirme çabaları, uzun ve maliyetli bir süreç olarak 500 milyon dolara mal olurken, bir aşı geliştirilmesi yaklaşık 10 yılı bulabiliyor. Bu maliyetleri karşılayabilmek için ise işletmeler yeni geliştirilen aşılar için yüksek fiyatlar belirliyor. Aşıların 20 yıllık patenti ise DTÖ’nün TRIPS anlaşması ile korunuyor.
Korona virüsü salgınında onlarca şirketin çalışması ve devletlerin teşvikleri ile bir yıl içerisinde aşının üretilmiş olması ise sektörün son yıllardaki en büyük başarısı olarak değerlendiriliyor. Bununla beraber pandemi ile mücadele için Kovid-19 aşı patentlerinin serbest bırakılması da bu yılın önemli tartışmalarından biri haline geldi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın aşı üreticilerini teknolojiyi paylaşmaya ve patentten feragat etme çağrısı ile yeniden gündeme gelen patent tartışmaları, özellikle Nisan ayı itibariyle uygulanan tüm aşıların yalnızca yüzde 0,2’sinin düşük gelirli ülkelerde uygulanırken, yüzde 87’den fazlasının yüksek gelirli ülkelere gitmesi ile alevlendi.
Hindistan ve Güney Afrika liderliğindeki gelişmekte olan ülkeler patentleri koruyan küresel bir anlaşmadan pandemi süresince feragat edilmesi için uzun süredir kulis yapmaya devam ediyor. Patentlerin açılmasını savunanlara göre mevcut aşılar, hükümetlerin büyük mali desteği sayesinde geliştirildi ve bu katkı aşı geliştirme toplam maliyetinin yaklaşık yarısına denk geliyor. Moderna aşı çalışmaları tamamen ABD hükümeti tarafından fonlanırken, Oxford/AstraZeneca aşısında da kamunun katkısı yüzde 97 oldu. Dolayısıyla patentten feragat edilmesini savunanlar aşıların zaten kamu kaynakları ile geliştirildiğini belirtiyorlar.
Devamı Z Raporu Dergisi Haziran 2021 sayısında…