ENDÜSTRİ EVE DÖNER Mİ?

Yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim sonrası düzenlediği ilk basın toplantısında kullandığı “Tanrı’nın yarattığı en büyük istihdam üreticisi olacağım, verdiğim sözü tutacağım!” sözleri kayda değer. Peki Trump hangi yollarla ve ne çeşit istihdam üretmekten bahsediyor? Söylemlerini pratiğe taşıyabilir mi? Ucuz işgücü peşindeki endüstriyi eve döndürebilir mi?

Prof. Dr. Murat Ferman

“İLGİNÇ ZAMANLARDA YAŞAYASINIZ!’
Çin kaynaklı olduğu düşünülen ve ilk anda müspet bir temenni gibi algılanabilecek bu ifade, aslında bir beddua olarak kullanılagelmiş ve işin doğrusu, insanın aklına dünyamızdaki bir kısım güncel gelişmeleri kendiliğinden getiriyor.
Siyaset ve ekonomi alanında ‘ilginç’ gelişmelerin ön planında, son yirmi beş yıldır dünyanın hakim süper gücü kimliğini taşıyan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık seçim sonuçları var. Adaylardan Clinton, ‘sol-liberal platform’ üzerinden ‘statüko’nun ve ‘elit’lerin ve dahi ‘Wall Street’ cenahının sözcüsü olarak algılanırken; rakibi Trump, ‘sağ-muhafazakar duruş’ çerçevesinde ‘değişim’in, ‘sesi duyulmayan kalabalıklar’ın bayraktarlığına soyunarak rekabeti sürdürüyor, üstelik sonuçlar, genel beklentilerin aksine tecelli ediyor.
Buradaki ilk tespit, yıllardır kullanılan ‘sol/sağ’ ve benzeri retoriklerin köktenci biçimde değişime uğramasıyla yeni referans noktalarının oluşturulması zaruretinin ortaya çıkmasıdır; açıkcası, Fransız Devrimi’nden bu yana kullanılan klasik kavram, tasvir ve duruşlar, günümüzün ilginç gelişmelerini kavrama ve analizde yetersiz kalıyor. Anlaşılıyor ki, tıpkı ‘iki-kutuplu dünya’ modelinin, analizlerimiz için uzunca bir süre sağladığı görece rahatlık ve berraklık avantajını kaybettiğimiz gibi, eko-politik arenada yeni kavram ve duruşları çağıran, hatta zorunlu kılan ilginç bir evreye girmiş durumdayız.
Burada asla kayılmaması gereken entelektüel sığlık ‘kolaycı/günü kurtarıcı/popülist’ yaklaşımlarla yapılandırılmış, pragmatist söylem kolaylık ve kestirmeciliğine teslimiyettir. Etraflı ve uzun soluklu analizler, yaşadığımız/yaşayacağımız ilginç zamanların objektif biçimde çözümlenmesi için elimizdeki en kıymetli araçlardır. İşte, 20 Ocak’ta görevi resmen seçilmiş başkan Trump’ın ekonomik ağırlıklı bir kısım ilginç-ezber bozucu gibi görünen görüş ve bildirimlerini bu minvalde ele almak istiyoruz.
‘Unutulan (görmezden gelinen) çoğunluk’ kavramı, Trump’ın seçim kampanyasında ve seçim sonrasında ön plana çıkardığı bir söylem ve hiç şüphesiz, rakibinde kişiselleştirdiği ‘her şeye hakim ve her şeyden sorumlu elit/seçkin yapılanma –acımasız finans dünyası ve dijital sektör zenginleri vb.- temelinde yaptığı eleştiriler kendisine oy kazandırdı. İlginç olan, kendisi de seçkinler zümresinin varlıklı bir mensubu olan Trump’ın, önemli sayıda seçmen gözünde farklı algılanması ve ‘içeriden dürüst bir çıkış’ temelinde kabul görmesidir.
Nitekim örselenmiş ‘Amerikan Rüyası’ modelinin en keskin sorgulamasını, ümidini yitirmiş milyonlar adına, bu çarkın en mostralık örneklerinden birisi gerçekleşti. Amerikan halkının genel anlamda zenginlik düşmanı bir profile sahip olmadığı ilk değerlendirmeler arasında yer almalıdır. Ustaca kullandığı söylemiyle Trump, ‘sokaktaki adam’ın ekonomik sıkıntılarını, seçkinlere ve -Çin ve Meksika başta olmak üzere- dış mihraklara fatura etmiş, heyecan verici ‘Amerika’yı yeniden büyük yapalım’ sloganı ile kitlelere ulaşmayı başardı..

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Şubat 2017 sayısında…..

Dikkat çekenler...