JACİNDA ARDERN VAHŞET KARŞISINDA ZARAFET

Yeni Zelanda’da 50 Müslümanın vahşice katledilmesi sonrası gözler hemen ülkenin genç liderine çevrildi. 38 yaşındaki Başbakan Jacinda Ardern’in örnek alınacak bir olgunluk, sorumluluk ve zarafetle hareket etmesi, Müslüman yurttaşlarının, İslam dünyasının ve genel olarak dünya kamuoyunun duyduğu derin üzüntüye bir ölçüde teselli oldu. Saldırganı daha ilk açıklamasında ‘terörist’ diye nitelemesi, adını dahi anmak istemediğini dile getirmesi, liderlerden sıradan insanlara kadar herkesin takdirini topladı.

Duygu Bulkan

38 yaşındaki Yeni Zelanda Başbakanı ve İşçi Partisi lideri Jacinda Ardern, ülkesinin yakın tarihindeki en büyük terör saldırısından sonra izlediği tutumla dünya çapında etki yarattı. Başbakan Jacinda Ardern, ülkesinde iki camiye düzenlenen ve 50 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının ardından sergilediği kararlı ve güçlü tavırla takdir topladı. Peki bir anda dünyanın dikkatinin yöneldiği, saldırılar sonrasında Müslümanlara verdiği destekle bir anlamda liderlik örneği sergileyen Jacinda Ardern kimdir?

DÜNYANIN EN GENÇ KADIN LİDERİ

Jacinda Ardern, agnostik (Tanrının varlığı hakkında kuşkulu) bir inanca sahip. Mormonlar arasında büyümüş fakat eşcinsellik karşıtı görüşlerinden dolayı kiliseden ayrılmıştı. Yeni Zelanda’nın yeni başbakanı olduğunda aynı zamanda dünyanın en genç kadın lideri ünvanına sahip olan Ardern, 17 yaşından beri üyesi olduğu İşçi Partisi’nin liderlik teklifini, epeyce reddettikten sonra, kabulünün hemen ertesinde önce partisinin oylarını bir ay içinde 19 puan yükseltti; ardında da kurulan koalisyon hükümetinde Başbakanlık koltuğuna aldı. Ardern kendisini bir sosyal demokrat, ilerici, cumhuriyetçi ve bir feminist olarak tanımlıyor. Eski Yeni Zelanda başbakanı Helen Clark’ı siyasi bir kahraman olarak niteliyor. TV sunucusu olan partneri ve kedisiyle Wellington’da stüdyo dairede mütevazı bir hayat süren Ardern, hükümetinin önceliklerini iklim değişikliği ile mücadele, gelir dağılımı adaletsizliğini giderecek önlemler ve kadınların hem evdeki hem de işteki yaşamını iyileştirmek olarak belirledi. Ardern 2020’ye kadar marihuana kullanımını serbest bırakmak için referanduma gitmeyi ve parasız yüksek öğrenim için çalışmayı da vaat etti.

MÜLTECİ ALIMINA SICAK BAKIYOR

Kürtaj yasağının kaldırılması ve çocuklar arasında yoksulluğunun yok edilmesi gibi konularda mücadele verdi. Mülteci alımını artırmak istedi. 2017 yılında başbakanlık yarışına girdiği zaman sık sık Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la kıyaslandı. Üçünün de ilerici, hırslı ve genç oluşu üzerinden karşılaştırmalar yapıldı. Seçildiği sırada kamuoyunda o kadar popülerdi ki bazı yorumcular, boş zamanlarında DJ’lik yapmayı seven Ardern’in bu renkli görünümün arkasının siyasi olarak boş çıkması endişesini dile getirmeye başladılar. Geçen yaz görevdeyken anne olan Ardern, 6 haftalık doğum iznini de kullanmıştı. Küçük kızıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılan genç başbakan kısa süre içinde Amerikan televizyon kanallarındaki sohbet programlarının popüler konuklarından biri olmuştu. Son cami saldırıları sonrasında gösterdiği tutum ise Ardern’i tartışmasız bir şekilde ‘kritik bir anda doğru şeyleri yapan’ etkili bir dünya lideri konumuna yükseltti.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Nisan 2019 sayısında…

 

Dikkat çekenler...