İTO BAŞKANI İBRAHİM ÇAĞLAR 2016’YI ANLATAN EN iYi SÖZ ‘iLGiNÇ ZAMANLARDA YAŞAYASIN

Dünya çapında aktif ticaret politikalarıyla öne çıkan İstanbul Ticaret Odası (İTO), bugün 400 bine yakın üyesiyle ülkemizin en önemli kurumlarından biri. Geçtiğimiz yıl yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi, Ortadoğu’daki çatışmalar, Rusya yaptırımları ve Trump sürprizini ülke ticaretine yön veren İTO’nun Başkanı İbrahim Çağlar ile konuştuk. Çağlar’a bu yılı anlatmasını istediğimiz ise bir Çin atasözüyle karşılık verdi: “İlginç zamanlarda yaşayasın.”

Orhan Orhun Ünal

ito_7234

Mega kent, küresel lojistiğin merkezi olma yolunda ilerlerken tüccarın kalbi hala Eminönü’nde atıyor. Sultanhamam, Kapalıçarşı, Perşembepazarı, IMÇ, Tahtakale’de günde 1 milyar liranın üzerinde ticaret yapılıyor. Şehrin sınırları gelişse de Osmanlı’dan bugüne Eminönü her zaman merkezi öneme sahip. Burayı 132 yıldır kendine mesken tutan İstanbul Ticaret Odası da (İTO) bunun önemli bir kanıtı. Sultan II. Abdülhamid, 19. yüzyılda ticaret sorunlarına eğilmek için sektör temsilcilerini aynı kuruluşta toplamak ister. 1882’de Galata’da Mehmed Ali Paşa Hanı, 12 numaralı dairede faaliyete geçen İTO, bugün 400 bine yakın üyesiyle dünyanın en büyük odaları arasında yer alıyor. O tarihte, Azaryan Efendi’den 200 lira borç alınarak kurulan oda, bugün milyarlarca liralık bir ekonomiyi temsil ediyor. Bugün İTO, bölge ve tabi ki Türkiye’nin gündemini en yakından takip eden kurumlardan biri. Ülkedeki her gelişme ve kriz burada hemen hissedilip, farklı iş kollarına yayılıyor desek yeridir. O nedenle, 2016’yı kapatırken, ülke ticaretini ve ekonomisini İTO Başkanı İbrahim Çağlar ile değerlendirdik. Çağlar’a bu yılı anlatmasını istediğimiz de bir Çin atasözüyle karşılık verdi: “İlginç zamanlarda yaşayasın.”
 2016 Türkiye ekonomisi ve küresel piyasalar için nasıl bir yıldı? Neleri geride bırakıyoruz? Bırakabilecek miyiz?
Hem dünya, hem de ülke tarihinde iz bırakan bir yılı geride bırakıyoruz. Herşeyden önce dünyada son bir yılda, bol seçimli, bol referandumlu günler yaşandı. İngiltere’nin Brexit denen AB Üyeliği referandumu, Amerika’nın Başkanlık seçimleri, Avusturya’nın cumhurbaşkanlığı seçimleri ve İtalya’daki anayasa referandumu… Bu seçimlerle birlikte, toplumların siyasi tercihlerinde önemli paradigma kaymaları izlendi. Diğer yanda petrol fiyatları son 12 yılın dip seviyelerini gördü. Petrol ihracatçısı ülkeleri epeyce zorlayan günler yaşandı. Amerikan Merkez Bankası FED, faiz tartışmalarını senenin son günlerine kadar taşıdı. Çin ise tüm çabalara rağmen %7’li büyüme rakamlarına ulaşamadı. Tüm bu etkilerle likidite bolluğu döneminin sona erdiği, gelişmekte olan ülke paralarının değer kaybettiği bir yıl yaşadık.
Görüyoruz ki 2008 sonrasında bir türlü aşılamayan güven bunalımıyla, yalnızca faiz enstrümanına dayalı para politikalarıyla, küreselleşen terör olayları ve çaresizleşen insanlarıyla tek kutuplu sistem dünyanın büyüme ihtiyacını karşılayamıyor. Bu süreçte Türkiye de ardı ardına önemli sınavlardan geçti. Rusya ile yaşanan uçak krizinin etkileri, terör olayları ve elbette darbe girişimi… Tüm bu olanların elbette ekonomik yansımalarını gördük ancak ne mutlu ki kalıcı bir etki bırakamadılar.
Son dönemlerde de döviz kuru üzerinden ülkemiz ekonomisine yönelik gerçekleştirilen algı operasyonu ve AB Parlamentosu’nun üyelik müzakerelerini durdurmaya yönelik haksız kararı ile karşı karşıya kaldık.
Ancak bunların hiç biri ekonomik istikrarımızı bozamaz. Türkiye 28 çeyrektir süren büyümesi, ardı ardına ekonomiye kazandırdığı dev altyapı projeleri ve taviz vermediği bütçe disiplini ile yoluna devam ediyor. Kolay bir yıl olmadı ama altından kalkmayı bildik ve bu stres testini başarıyla atlattık. Türkiye ekonomik ve siyasi risklere karşı dünyanın en dirençli ülkelerinden biridir.
 15 Temmuz darbe girişimi bize göre yılın hatta yüzyılın olayı… Etkilerini hala hissediyoruz. Ticaret hayatını nasıl etkiledi ? Ekonomi çabuk toparlandı diyebilir miyiz?
Her tehdit içinde bir de fırsat barındırır. Aslında 15 Temmuz da Türkiye için öyle oldu. Bir daha asla yaşamayı arzu etmediğimiz, bedelini şehitlerimizin kanıyla ödediğimiz o gün Türk milletinin tek yürek olduğu bir dönemi başlattı. Yakaladığımız ruh hepimizin en büyük kazancıdır. Türkiye İkinci Kurtuluş Savaşı destanını yazmıştır.
Şu çok net; bizler son nefesimizi verinceye kadar ne cumhuriyetimizin kılına zarar gelecek, ne de Sayın Cumhurbaşkanımız yalnız kalacaktır. İşte bu bilinç, ekonomimize de gayet olumlu yansıdı. İş dünyası olarak 15 Temmuz sonrası işlerimize kaldığımız yerden devam ettik. Ne bankalarda, ne borsada, ne de reel piyasanın ödeme çarklarında hiç bir sıkıntı olmadı. Milletimiz bu süreçte dövizini bozdurarak ekonomiye enjekte etti. Mega projeler aksamadan ekonomiye kazandırılmaya devam edildi. Güven endeksleri ve tüketici harcamalarına baktığımızda da bir gerileme görmedik.
Bundan ziyade dış dünyadan kaynaklanan belirsizliklerin (ABD’de seçim, AB’de Brexit vb) her ülkeye olduğu gibi Türkiye’ye de etki ettiğini gözlemliyoruz.
 2016’yı bir kelime ile anlatsanız bu ne olurdu?
Çinlilerin bir sözü vardır, “ilginç zamanlarda yaşayasın” diye. Hakikatten 2016 da ilginç bir yıl oldu. Dünyada beklenmedik olaylar ve sonuçlarla karşılaştığımız, ekonomik ve siyasi dalgalanmaların bitmediği bir yıldı

 İTO olarak nasıl bir yıl geçirdiniz ?
İstanbul Ticaret Odası olarak üyemizi dünyaya taşımak, küresel ticaretten daha fazla pay almak temel amaçlarımızın başında geliyor. Üzerine ülkemizin dünyadaki algısını sarsmaya dönük bu kadar gelişme de yaşanınca 2016 yılı bizim için bir ticari diplomasi seferberliği süreci oldu diyebilirim.
Dünyanın 7 kıtasında 18’i milli iştirak olmak üzere, 30’u aşkın fuara katıldık. 6 ülkede Türk Ürünleri Sergisi düzenledik. 80 adet yurtdışı inceleme gezisi gerçekleştirdik. Almanya’da, Belçika’da yuvarlak masa toplantıları yaptık, ülkemizdeki demokrasi ve ekonominin gücünü anlattık. Odamızda 30 yabancı heyeti misafir ettik. Ayrıca yurtiçinde de üyelerimizin birbirileriyle ilişkilerini sıkılaştırmak, sektörlerine ilişkin son gelişmelerin en detaylı şekilde ele alınabilmesi için 300’ü aşkın toplantı, seminer, panel düzenledik.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Ocak 2017 sayısında…

Dikkat çekenler...