Milyar dolarlık halka arzlarıyla ve hayatımızın akışını değiştiren uygulamalarıyla dünya gündemine oturan Uber, Snapchat, Whatsapp gibi dijital firmaların garajlarda kurulduğu söylenir. Oysa gerçek böyle değildir. Arka planda, bu firmaları global lige taşıma görevini üstlenmiş devasa bir mentorluk ve yatırımcılar ağı vardır. Bankacılık sektörüne fazlasıyla bağımlı olduğumuz Türkiye’de bu ağ henüz emekleme aşamasında. Melek yatırımcılar ve girişim sermayedarlarından oluşan bankacılık dışı bu finansal yapının, dünya çapında başlangıç şirketlerine (startup) yatırdığı para tutarı geçen yıl 176 milyar dolar idi.
Yakup Kocaman
Türkiye 2010’lu yıllardan bu yana yeni bir sermaye sınıfının doğumuna şahitlik ediyor. Sayıları henüz bin civarında olan bu yeni sermaye sınıfının ceplerinde milyarları yok, ama kalplerinde ve beyinlerinde milyar liradan daha değerli şeyleri var. Çünkü parayı genellikle mirastan değil maaşlı işlerinden kazanmış, iyi okullarda okuyup kendilerini yetiştirmiş, büyük şirketlerde en az 10-15 yıl üst düzey yöneticilik yapmış, küresel pazarı yakından takip eden ama Türk tipi girişimci ruha sahip yönetici-girişimci yeni bir elit gruptan bahsediyoruz. Onlar, dünyada yıllık büyüklüğü 176 milyar dolara ulaşmış olsa da bizde henüz emekleme aşamasında olduğu için yılda birkaç on milyon dolarlık yatırımların döndüğü küçük bir pazarı büyütmeye çalışan cesur girişimciler.
Emekleriyle biriktirdikleri en az 1 milyon lira tasarrufa sahip olan, daha önemlisi, bu parayı bankada faize yatırmak yerine, risk alarak sıfırdan başlamış iş projelerine gömecek kadar cesur olan bir sınıf bu. Aralarında aile şirketlerinden getirdikleri servetleri kullananların da olduğu bu grup, profesyonel yöneticilik döneminde kazandığı tüm bilgi ve becerileri kullanarak yeni kurulan firmalara cansuyu olacak başlangıç sermayesi koyuyor. Bununla da yetinmeyip, başlangıç firmalarını birikimleriyle bir fidan gibi sulayıp büyütmek üzere üzere işin içine giriyor. Yerelde kalacak projeleri fazla tercih etmiyorlar, çünkü hedefleri global. Küresel ölçeğe ulaşma ihtimali olan projeleri özellikle arıyorlar.
Bir projenin Türkiye sınırlarını aşıp küresel ölçekte bir marka olabilmesi için gerekli en son şey para! Zira, dünyada yaşanan kıyasıya rekabeti ve teknolojik gelişmeleri bilmeyen, şirketin büyüme sürecine doğru zamanda doğru ayar veremeyecek girişimcilerin küresel ölçekte iddialı projeler geliştirmesi neredeyse imkansız. İşte burada devreye mentorlar, iş melekleri, hızlandırıcılar gibi kavramlar ve kişiler giriyor
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs 2017 sayısında….