Kıbrıs’ın geleceğine ilişkin 28 Haziran’da Cenevre’de başlayacak yeni görüşmelerde tüm bahisler bu yeni raundun bir anlaşmayla mı sonuçlanacağı yoksa bitiş çizgisine varamayan uzun bir barış sürecinin yeni bir ayağı mı olacağı üzerine. Yıl başında belirgin bir şekilde gözlemlenebilen ivme ciddi anlamda sekteye uğramış olsa da Birleşmiş Milletler iyi ofisleri aracılığıyla Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarının liderlerini, üç garantör gücün temsilcilerini – Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık – ve ilgili tarafın yani Avrupa Birliği’nin – temsilcilerini tekrar müzakere masasına oturtmayı başardı.
İki seçenek var: Hala süreci devam eden tarihi bir anlaşma olacak ya da anlaşma olmayacak ve müzakereler olumlu sonuç vermeyecek – her ihtimalin olma şansı şu an için aynı.
İyimser senaryo iki toplumun liderlerinin – Nicos Anastasiades ve Mustafa Akıncı – birbirlerine olan güvenlerini zedeleyecek birçok duruma rağmen inanılmaz bir direnç göstererek bir anlaşma ihtimaline olan inançlarından caymamış olmalarından güç buluyor. Aslında birçok hükümet meselesi, mülkiyet konuları ve kayıp insanlarla ilgili sorular bir sonuca varmak üzere. Sürece olan inanç her iki toplumdan da giderek artan çözüm yanlısı sivil toplum hareketlerinin dâhil olmasıyla aracılığıyla inanılmaz yardımcı oldu. 30 yıl aradan sonra Nisan 2013’te Yeşil Hat boyunca ilk kapı açılışından bu yana Kıbrıs Türklerinin Güney Rum kesimini ve Rum Kıbrıslıların Kuzey kesimini ziyaret etmesine izin veren birçok sınır kapısı açılmasıyla iki toplumda da çözüm yanlısı seçmenlerin sayısı ciddi anlamda artış kaydetti.
Politik müzakere girişimlerini desteklemek amacıyla kurulan birçok Teknik Komite’de sivil toplum çok önemli bir rol oynuyor. Bunların arasında cinsiyet eşitliği, çevre, kültür mirası, sınır geçişleri ve eğitimle ilgili teknik komiteler bulunuyor. Her iki toplumdan da komitelerde müzakerecilere öneriyle gidebilmek için birlikte çalışan ve kendini bu konuya adamış bireylerin katılımı 2004 Annan Planı’nın aksine tüm sürece sahiplik hissi sağlıyor. Bugün müzakere edilecek ve taslak halinde olan anlaşma uluslararası toplumun değil bizzat iki tarafın kendilerinin ortaya çıkarttığı üründür.
Devamı Derin Ekonomi Dergisi Temmuz 2017 sayısında….