Son 10 yıldır her bahar döneminde Kadir Has Üniversitesi’nde “Avrupa Bütünleşmesi” adlı zorunlu dersi veriyorum. Bu, Avrupa entegrasyonuna ve bunun bir birey ve bir vatandaş olarak bana sağladığı tüm faydalara gönülden inanan bir Yunanistan ve AB vatandaşı olarak çok önemsediğim bir ders. Normatif, değer yüklü ve vatandaş odaklı çerçevesi, vatandaşlarına koruma sağlayarak ülkemin kurala dayalı demokrasisinin kalitesini artırdığı gibi, kurumlarını da güçlendirdi.
Türk öğrencilerimin çoğunun AB ve onun tarihsel gelişimi, politikaları ve kurumlarına yönelik azalan ilgisi başta olmak üzere dersi verdiğim on yıl boyunca çok şey değişti. İlişkilerde devam eden açmazın bir sonucu olan bu ilgi azalması AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin kaderini yansıtıyor. Bu nedenle, müfredata dahil etmem gereken temel konuları dikkate alarak öğrencilerin gönlüne ve zihnine hitap edecek şekilde dersi her yıl yeniden gözden geçirmek zorunda kalıyorum. Bu iş, koronavirüs salgınıyla birlikte eğitimin online olması sonucunda daha da güçleşerek bilgi aktarımını ve alışverişini daha da karmaşık hale getirdi.
Yine de, konunun sürdürülebilirliğine ve normatif bağlamının sağlamlığına odaklanarak azmetmeye çalışıyorum. Özellikle değerlerin ve hakların evrenselliğinden ve bunların uygulanmasının AB üyesi olup olmadığı fark etmeksizin herhangi bir ülke vatandaşının kendi ülkesinin kurumlarından ve siyasetçilerinden bekleyebileceğinden bahsettiğimde öğrencilerin konuya ilgisinin arttığını görüyorum. Değerlere ve haklara odaklanmak, kapsamı genişlettiği gibi, Türkiye’nin AB hedeflerinin karşılanması noktasında nerede olduğuna bakmaksızın dersin içeriğine olan alakayı da güçlendiriyor. Sonuçta kim demokrasiye, hukukun üstünlüğüne veya hesap verebilirliğe, şeffaflığa ve ülkesinin kurumsal ve siyasi çerçevesinin meşruiyetine inanmak istemez?
Üye devletlerin ve Avrupa kurumunun tamamının Avrupa bütünleşmesi sürecinde rol oynadığı AB’nin yönetişim yapısının karmaşıklığı göz önüne alındığında tartışılan konuların çoğu alakasız görünebilir. Bu, özellikle bu meseleler uzun bir zamana yayılmış tarihsel gelişimleri açısından veya sadece seçkin siyaset ve dinamiklerin sınırları içinde tartışıldığında geçerlidir. Ancak entegrasyon süreci ve AB’nin nasıl çalıştığına ve ortak menfaati geliştirmeye ve buna bağlı olarak AB vatandaşlarının haklarını korumaya ve iyileştirmeye nasıl hizmet ettiğine dair temel ayrıntıların, birliğin meşruiyetini güçlendiren birkaç ilginç dinamiği vardır.
Devamı Z Raporu Mayıs 2021 sayısında…