‘Aynı dağda iki kaplan olmaz’

Geçenlerde eski bir Çin atasözüne rastladım: “Aynı dağda iki kaplan olmaz.” Realpolitik’i andıran bu söz beni başta büyük güçler arasındaki ilişkiler olmak üzere dünyanın durumu hakkında düşündürdü. Dünya, hızlı bir şekilde en kötüsüne dönüşebilecek tehlikeli anlardan birini yaşıyor. Hem Avrupa’da hem de Asya’da, ister küçük ister büyük uyarı zilleri çalmaya başlarken, yapay zekânın hızlı ilerleyişi çirkin yıkım potansiyelini artırmadan önce, bu zekânın “ortak” bir iyiliğe yönelik olarak kullanılması gerekiyor.

Avrupa’da, Rusya tehdidi, Belarus-Polonya ve Belarus-Litvanya sınırları boyunca ortaya çıkan göç krizinde Moskova-Minsk bağlantıları açısından bir kez daha manşetlerden inmiyor. Göçü araçsallaştırma girişimi yeni olmasa da, yavaş yavaş daha belirgin ve istikrarsızlaştırıcı hale geliyor. Benzer şekilde, Rusya’nın Belarus sınırının yanı sıra Ukrayna ile olan sınırının birçok noktasına sistematik bir şekilde asker ve silah yığması, ABD yönetiminin ve Fransa gibi önde gelen birçok Avrupa ülkesinin söylemlerini yükselterek, Rusya’yı Ukrayna ile yeni bir çatışmayı kışkırtması durumunda ciddi sonuçlar doğuracağı konusunda uyarmalarına neden oldu. Ayrıca, birçok Avrupa ülkesinin Rusya’nın düzenli gaz arzını sürdürme istekliliğine karşı savunmasız hale geldiği ve dünya genelinde enerji fiyatlarının arttığı bir dönemde, enerjiyi daha fazla araçsallaştırılmaya devam etmektedir.

Tüm bunlar Batı’yı istikrarsızlaştırmak ve birliğini test etmek için devrede olan Rus oportünizminin sonucu olsa da, riskler artıyor. Ayrıca, Rusya’nın Nisan ayında Ukrayna sınırındaki birliklerini artırdığını unutmayalım. Birlikler geri çekilse de, teçhizatı geride bırakarak, yeni takviyeleri daha hızlı ve daha kolay hale getirdi. Sonuçta, Rusya’nın siber uzaydan yararlanma, dezenformasyon kampanyaları başlatma, ve birçok ülkenin seçim ve siyasi süreçlerine müdahale etme suretiyle kapsamlı hibrit tehdit yetenekleri geliştirirken, kötücül etkilerinin iş başında olduğuna dair artan örnekler ve bol miktarda kanıt var. Aynı zamanda, Rus Ortodoks Kilisesi’ni, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne sadık olan Ortodoksları sindirmek için güçlü bir şekilde kullanırken, bir yandan da dış politika oluşturma sürecinin bir parçası olarak enerji devlerini bir araya getirmesi, Rus enerji kaynaklarına güvenen alıcı ülkelere kendi baskılarına boyun eğmeleri yönünde baskı yapıyor.

Devamı Z Raporu Aralık 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...