‘Batı cephesinde yeni bir şey yok’

2020 yılı başından bu yana, özellikle geçen Mart ayı başından bu yana 7 aydır Covid-19 salgını ile mücadele tüm dünyada ve ülkemizde bütün hızıyla devam ediyor. Bu  salgının ülkemiz ekonomisini zorladığı gibi, tüm dünya ülkeleri ekonomilerinde, insanların ve devletlerin bütçelerinde açtığı ağır tahribat devam etmektedir. Etkili ve kesin bir aşı bulununcaya ve milyarlarca insana tedavi amaçlı uygulanıncaya kadar da salgının yol açtığı ağır sağlık krizi ve ülke ekonomilerindeki tahribat devam edeceğe benzemektedir.

Bu arada, hayat da devam etmekte, ekonomik ve sosyal gündemler, dış politika
ve güvenlik sorunları olanca ağırlığıyla varlığını sürdürmektedir. Hatta son 1,5
ayda enerji, güvenlik ve dış politika meseleleri ülkemizin gündeminde en önde yer
almaktadır. Doğu Akdeniz’deki enerji havzaları keşif çalışmaları ile beraber, Türkiye’nin kıta sahanlığı ve karasuları ile münhasır ekonomik bölge konularında Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile girdiği ihtilafın neredeyse askeri çatışma ihtimaline çok yaklaşması, bu konuda başta Fransa ve B.A.E’nin Yunan-Rum ikilisinin yanında saf tutmaları, Almanya’nın arabuluculuk girişimleri karşısında, Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi ve Fransa üçlüsünün Avrupa Birliği’ni kullanmak istemesi ve Türkiye’ye AB’nden müeyyide kararı çıkartma girişimlerini son haftalarda ibretle takip ettik.

Türkiye’nin Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de sismik ve sondaj arama gemileri ile
yürüttüğü çalışmalar yanında, donanma ve hava gücü ile güvenlik ve savunma
alanında gücünü ortaya koyması, aynı zamanda milli egemenlik ve haklarından
taviz vermemesi, bunun yanında ikili ve çok taraflı diplomatik çözümler için
diyaloğa açık olması, karşı tarafa geri adım attırmıştır. Türkiye Doğu Akdeniz’de kendisinin ve Kuzey Kıbrıs Türk Yönetiminin karasuları, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölgesi, keşfedilen ve keşfedilecek enerji kaynakları gibi hayati konularda onurlu, vakur ve tavizsiz duruşunu göstermiştir. Bu duruşunu donanması ve hava gücüyle Mavi Vatan sularında açıkça dünyaya ilan etmiştir. Başka bir deyişle, “hem sahada, hem masada var olduğunu”, şantaj, tehdit ve korkutmalara pabuç bırakmadan göstermiştir. Türkiye Birleşmiş Milletler, NATO, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı dahil tüm uluslararası platformlar nezdinde diplomasi yürütmüştür.

Devamı Z Raporu Ekim 2020 sayısında…

 

Dikkat çekenler...